Gökyüzünün Matematiğinde Uranüs Jüpiter Partil Kavuşumu

KENDİ KADRİNİ BİLMEK

Değerler evinde değerler evinin kendi burcunda 21° 49’ da özel bir kavuşum var ve yönetici gezegeni Venüs birinci evde 19° koç burcunda!

Ayrıca 15° KAD koç burcunda, 16° merkür koç burcunda retro ilerleyişte, 20° chiron koç burcunda yönetici gezegen Venüs ile orbsal kavuşumda!

Türkiye haritasındaki 18° chiron ile bu dörtlünün kavuşumu da söz konusu! Hem tutulmalar hem bu özel kavuşum, chiron chiron kavuşumu yazımıza nokta atışlar yapıyor.

Bizim yaralarımız ile değerlerimiz arasındaki bağdan ötürü. Vesile olana değil vesile kılan Rabbime hamdü senalar olsun.

Bu Uranüs Jüpiter kavuşumun yükseleni 9° balık burcu Türkiye haritasındaki GAD ile partil kavuşumda ve Uranüs Jüpiter partil kavuşumun tepe noktası 18° yay burcu ve rakamsal olarak (1+8=9) yine 9 rakamı çalışır.

9 rakamı insanı anlatırken, 21 rakamı ilk üç rakama 1, 2 ve3 ithaf olunur ve her bir rakamı ayrı ayrı çalıştırır. Ayrıca kendi olduğu haliyle de yirmi bir olarak, eşiği geçmeyi ve alışkanlığa dönüşmeyi de anlatır.

Tüm etkileşimlerin değerini yönetici gezegen belirlediği için, maddeselliğin ve ruhsallığın en üst orbitasından, kurduğumuz bağların niceliğini ve niteliğini tetikler. Tasavvur dahi edemeyeceğimiz şekilde ve şekillerde değerlerimizin dönüşümlerine maruz kalacağız.

İlahi nizamı iliklerimize kadar hissedeceğiz. Hak ettiğimiz ile buluşacağız. Neyi haketmişizdir bizce? Aslında Ödül ve ceza diye bir şey yoktur. Ektiğimizi biçeceğimizin kanıtıdır, hem madde aleminde hem mana aleminde.

Gökyüzünün Matematiğinde gönül diliyle akan aktaran olmaya huzurunuzda huzurdayız. İnce ince nakış işleniyor ilahi nizamın yasaları ile. Değerler evimizde gerçekleşen bu kavuşumun, yaratılmış (madde alemi ve mana alemindeki) tüm varlıklar ile kurduğumuz bağlar üzerine etkilerini göreceğiz.

Mana alemi dediğimiz gözle görünmeyen, bizi içsel etkileyen enerjiler alanlar da birer varlık gibi çalışır. Elle tutulamayan soyut tüm kavramları burada değerlendirebiliriz.

Bunu belirleyen en önemli belirteç, değerler evimizin bize öğretisi olan kendi değerini bilmektir. Bir başka deyişle kendi kadrimizi bilmektir aslında. Kendi kadrimizi bildiğimizde, gökyüzünün eli sopalı öğretmenin sopasını bırakıp koruyuculuğu ile buluşuruz.

Bu öğretmenin bizden talep ettiği en önemli öğretileri iç disiplinimizle yaptığımız her şeyi layıkıyla yapmamızı ve kendimize karşı olan tüm sorumlulukları yerine getirmemizi, hem yeri geldiğinde Elif olabilmemiz yeri geldiğinde Vav olup teslimiyete geçiş yapabilmemizi, hem de kendi değerimizi onurlandırabilmemizi talep eder.

Bizim kendimizle olan bu halleşmelerimizin hakikati istidadında, bu etkilerle buluşan kavuşan oluruz. Kendimizi değerlendirme aşamasında, bakış açılarımızı ve ele alış şekillerimizi düşündüğümüzde;

Değerlerimiz değerini mi yitirdi, Güvendiğimiz dağlara karlar mı yağdı, Hiçin daha kaç hiçliği mi varmış, Dibin daha ne dipleri mi varmış,

Para akışı bir tek bana mı az geliyor ve gelen bereketsiz mi gelir imiş, Kendimizi, bulunmaz hint kumaşı mı görüyoruz, Diğerlerini ötekileştirme ve yargılama ile değersiz mi görüyoruz, Hatta bir başkasının sözü ile, bir diğerimizin hükmünü mü veriyoruz, İlişkide tek tarafa mı değer veriyoruz, Bir tarafı tutup, bir tarafı mı yeriyoruz,

Hakikatin peşin sıra gitmek yerine, kendi sözümüzü kanun mu eyliyoruz, Ya hep ya hiç kanununu benimseyip, ilahi yasa da ne ola ki mi diyoruz, Teknolojiyi kolaylık olduğunu düşünüp, kendi değerimizi zamana mı teslim ediyoruz, Zamanı, yerimize tayin ederek ol An’ın değerini sahteliğe mi devrediyoruz,

Aynı anda iki yerde olmak mümkün mü ki kaç bedenimiz olduğunu düşünüyoruz, Aynı anda iki farklı işi, iki farklı konumda iken, tek beden ile yapmamız mümkün mü? Bunun mümkünlüğü insani değerlerimizi yitirdiğimizin de delaleti olmuyor mu, Hangisini önemsiyoruz hangisini önemsizleştiriyoruz,

Değerlerimizi dengede ve mesafemizi yakınlık derecesinde mi ayar çekiyoruz, Bu yakınlık derecesi içersinde hiçbirini önemsemeyip işimizi mi önemsiyoruz, Bir başka deyişle ailemizi sevdiklerimizi iplemeyip varsa yoksa işimiz mi diyoruz, Akabinde işle ilgili bir hususta bir diğer kişi için, niye bizi takmıyor mu diyoruz, Bir anlık olaylarda, suçlayacak birilerini mi arıyoruz,

Hazırlıksız yakalandık diye şikayet mi ediyoruz,

Olmuş olanı iyi veya kötü diye yargılamayı marifet mi biliyoruz, vb… tüm bunları dedirterek yaşamımızda karşılaştığımız bu hususları gündemimize oturtuyor.

Başkasını yargılarken yargılamaya hakkımız var mı? Bunu hiç düşündünüz mü? Oysa hüküm Allah’ındır.

Söylediğimiz sözün; bize, muhattabımıza ve bütüne faydası var mı? Diye hiç düşündünüz mü?

Boş lakırdının latifenin veya dedikodunun tenkidin veya nasihatın rivayetin veya dolandırmanın yalanın kime ne faydası var?

Maddi manevi tüm değer yargılarımız dibin dibini görebilir, yeniye yer açmak adına o halimizi şehit edebilir, yeni başlangıçlara doğru emin adımlarla ilerleyebiliriz. Kendimizle olan mücadelemizde nefsimizide terbiye ederek inkişafımız başlar. İnkişafımızın onuru kadrimizde sırlıdır.

Sorularına talibiz öğrenen olmak için, idrak eden olmak için aşkla ilimle lütufla…

YARALI CAN’AN akrostiş şiirimiz AN içersindeki CAN havlimizle, yaramızı görmemize, sarmamıza vesile olsun inşallah. Chiron chiron kavuşumu yazımız ile, bu özel kavuşumu birlikte değerlendirelim. İdrakimiz açılsın inşallah.

Aşkla ilimle lütufla Selamen selame tüm yaratılmışlara…