Bilim ve Teknoloji Güncelleme Tarihi: 13 Oca 2018 10:51

Göçebe çiftçiler topraklarını nasıl suluyordu?

Yaklaşık bin 600 yıldır kullanılan sulama sistemi, dünyanın en kurak iklimlerinden birine sahip bölgede tarım yapılmasına olanak sağlamıştı. İklim değişikliği nedeniyle yağış rejimi istikrarsızlaşan bölgelerde yeniden kullanılması mümkün olabilir.

Göçebe çiftçiler topraklarını nasıl suluyordu?

Michael J. Storozum, Xin Wang, Wu Guo

St. Louis’deki Washington Üniversitesi’nden arkeologlar, uydu görüntüleme ve dronelarla (insansız hava araçları) keşif yöntemlerini kullanarak, Çin’in kuzeybatısında yaşayan bir tarım topluluğunun hayvancılık yapmasına ve dünyanın en kurak bölgelerinden birinde bitki yetiştirmesine olanak sağlayan eski bir sulama sistemi keşfettiler.

Çin’in Tian Şan Dağları’nın eteklerinde yüz yıllar boyunca kayıp olan bir antik tarım topluluğu, görüldüğü kadarıyla dünyanın geri kalanından izole biçimde yaşamış; yerdeki yapılar incelendiğinde, yuvarlak kayalar ve çatlamış kumul alanlar rastgele bir yerleşimden çok daha fazlasını işaret ediyor.

Dronelar (insansız hava araçları) ve özel bir görüntü analiz yazılımı kullanarak 30 metre yükseklikten görüntülenen bölge, küçük çiftlik alanlarının bir parçasını besleyen barajların, sulama kanallarının ve sarnıçların görünür hatlarını barındırıyor. National Geographic tarafından sağlanan hibe desteğiyle yerleşimi keşfeden ve Sanat ve Bilim Antropolojisi Bölümü’nde doktora öğrencisi olan Yuqi Li, ilk araştırma kazılarında dağınık halde bulunan çiftlik evlerinin ve mezar alanlarının yerlerini kısa sürede tespit ettiklerini ifade ediyor.
Li ve ortak araştırmacılar tarafından Asya Arkeolojik Araştırmalar Dergisi’nin aralık sayısında ayrıntılı biçimde paylaşılan inceleme, sulama sisteminin milattan sonra üçüncü veya dördüncü yüz yılda, gıda ve hayvancılık alanlarında karma tarım ürünlerine ek mahsuller yetiştirmek isteyen yerel topluluklar tarafından inşa edildiğini düşünüyor.

İPEK YOLU TEKNOLOJİYİ DE YAYGINLAŞTIRDI

Li, “İpek Yolu boyunca antik ürün alışverişleri hakkında yapılan araştırmalar ilerlediğinde, arkeologlar sadece ürünlerin kendilerini değil, aynı zamanda sulama sistemleri gibi tarım ve göçebe hayvancılık yapan toplulukların ekonomilerini çeşitlendirmelerini sağlayan teknolojik sistemleri de araştırmalı,” diyor.
Li, “Son yıllarda git gide artan sayıda arkeolog, eski Orta Asya’daki pastoralist (göçebe) toplulukların çoğunun tarımla uğraştığını fark etmeye başladı. Bu toplulukları “Agropastoralist” (yerleşik tarım da yapan göçebe çiftçiler) biçiminde adlandırmamızın daha isabetli olacağını düşünüyorum; zira, ekonomisinde tarımsal bir bileşene sahip olmak, göçebelikten tarıma geçişi işaret eden bir durumdan ziyade, normal bir olguydu,” diyor.

St. Louis’de bulunan Washington Üniversitesi’nin Bölgesel Analiz, Yorumlama ve Araştırma (SAIE) Laboratuvarı, zaman ve bölge temelinde insan toplumlarının yaşamlarını anlamayı amaçlıyor.
Washington Üniversitesi’ndeki Bölgesel Analiz, Yorumlama ve Araştırma Laboratuvarı’yla çalışan Li ve meslektaşları, öncelikle uydu görüntülerini MGK adıyla kodlanan bir alanı araştırmak amacıyla kullandılar. Bahsedilen bölge, Tian Şan’ın bozkır iklimine sahip bir vadisi olan Mohuçahan Vadisi.

Bölgenin 3 boyutlu bir modelini oluşturmak için, bir dronedan çekilen yaklaşık 2 bin farklı coğrafi konumu etiketlenmiş fotoğrafı birleştiren yeni bir fotogrametri yazılımı kullanılarak, oldukça ayrıntılı bir “yerinde haritalama” gerçekleştirildi.
Yerleşim alanı, araştırmacılara, küçük ölçekli bir sulama sistemini kullanan ilk çiftçilerin o dönemde yıllık yağış miktarının 66 milimetreden daha düşük olduğu bir iklimde bile tahıl ürünleri yetiştirmek için tasarlanmış olan, gayet iyi korunmuş bir örneğini sunuyor. Biriktirilen suyun beşte birlik kısmının, kuraklığa en fazla dayanıklılık gösteren darı bitkisini yetiştirmek için kullanıldığı düşünülüyor.
Araştırmacılar, alanın darı, arpa, buğday ve hatta üzüm yetiştirmek için kullanıldığını varsayıyorlar.

Bilim insanları, eski sulama sistemlerinin bulunduğu Mohuçahan Nehri kıyılarında buna benzer yedi bölge daha tespit ettiler. Mevcut çalışma, MGK4 kodlu alan üzerinde yürütülüyor.

Li, bu keşfin mühim olduğunu ifade ediyor; çünkü kullanılan sulama sisteminin Çin’in Sincan bölgesindeki bu kurak bölgeye nasıl ulaştığını anlamayı amaçlayan ve uzun süredir devam eden bir tartışmanın çözümüne katkı sağlıyor.

HAN DÖNEMİ SULAMA SİSTEMİ’NDEN ÖNCE GELİŞTİRİLMİŞ

Kimi bilim insanları, Çin’deki Han Hanedanlığı’nın (MÖ 206-MS 220) askeri birliklerinin o dönemki tüm büyük sulama tekniklerini buraya taşıdığını iddia ederken, Li’nin araştırması, yerel tarım topluluklarının Han Hanedanlığı’ndan daha önce birçok farklı kurak iklim sulama tekniği geliştirdiğini ve Han dönemine dek zaten kullanıyor olduklarını düşündürüyor.
Mevsimsel olarak eriyen kar suları ve sınırlı miktardaki yağışlar, dağların arasından aşağıya inmeden önce, Çin’in devasa Taklamakan Çölü’ndeki kumları Mohuçahan Nehri adıyla bilinen ve vadiden aşağı akan nehre taşıyor.

Bu çölün kuzey sınırını oluşturan Tian Şan Dağları, Çin ile Yakın Doğu arasındaki tarih öncesi İpek Yolu’nun kolları için uzunca bir merkezi koridor hizmeti veren sıradağlar zincirinin de bir parçası.
Li’nin MGK sisteminde yürüttüğü araştırma, Washington Üniversitesi’nde bir antropoloji profesörü olan meslektaşı Michael Frachetti tarafından gerçekleştirilen ve bu sıradağlar boyunca yaşayan toplulukların, Avrupa ​​kıtasının büyük bir bölümünü içeren bir takas ağını şekillendirdiğini öne süren araştırmalarına dayanıyor.

Washington Üniversitesi’nde görevli olan Frachetti ve meslektaşlarının sürmekte olan çalışması, eski yerel göçebe grupların (sürülerini mevsimlik mera alanlarına taşırken karşılaştıkları topluluklarla) oluşturdukları toplumsal ilişkiler vasıtasıyla, erken dönem bölgesel ürün tohumlarının yavaş yavaş bu İç Asya dağ koridoru boyunca yeni alanlara yayıldığını öne sürüyor.

Li, MGK’deki araştırmalarını temel alarak, erken dönem sulama teknolojilerinin binlerce yıl boyunca kırsal bir gruptan bir diğerine geçerek, aynı rotayı takip ettiğini ifade ediyor.

ÇİN’DEN İRAN’A VE ÜRDÜN’E

Li, Türkmenistan’ın güneydoğusundaki Göksu Nehri deltası çevresinde MÖ 3.000 civarında MGK’yi andıran küçük ölçekli sulama sistemlerinin kullanıldığının altını çiziyor. İran’da bulunan “Tepe Gaz Tavila” yerleşimindeyse, yaklaşık MÖ 5 bin yılından kalma benzer bir sistem bulunuyor.

Ürdün’ün güneyini kaplayan çöldeki Faynan Vadisi’nde, Tunç Çağı’nın sonlarında kurulan bir tarım yerleşimi, kayaları oyarak yapılmış olan kanallar, sarnıçlar ve tarla sınırları da dahil olmak üzere, MGK alanındaki sulama sisteminin neredeyse aynısına sahip.
Sincan bölgesinde bulunan Han Hanedanlığı sulama sistemleriyle kıyaslandığında, MGK sistemi daha küçüktü ve Mohuçahan Nehri kıyısında bulunan yedi parsel boyunca, yaklaşık 500 dönümlük bir tarım alanını sulamaktaydı. Li’nin şu anda yürüttüğü çalışma, yaklaşık 60 dönümlük bir bölgeye sulama imkânı veren ve bu yedi parselden MGK4 adıyla bilinen alan üzerinde yoğunlaşıyor.

Öte yandan, Han Hanedanı tarafından Milan ve Lulan bölgelerinde yaşayan Sincan topluluklarına öğretilen “tuntian” sulama sistemleri, daha büyük alanlarda sulama yapmak için daha uzun, daha geniş ve derin kazılmış doğrusal kanallar kullandı; bu sulama alanlarından birinin büyüklüğü 12 bin dönümden fazlaydı.

Kimi diğer bilim insanları, Han Hanedanlığı görevlilerinin 2 bin 500 dönümlük bir alanı sulayan “tuntian” sistemini inşa etmek amacıyla 1.5 milyon metreküp moloz taşımaları gerektiğini düşünse de Li, MGK’deki 500 dönümlük sulama sisteminin birkaç yıllık bir sürede, daha az emek harcayan küçük bir çitçi topluluğu tarafından inşa edilmiş olabileceğini öne sürüyor.

Han Hanedanı’nın Sincan’a oldukça karmaşık bir sulama teknolojisi getirmesine karşın, bu teknoloji setinin Sincan’daki MGK4’te bulunan ve binlerce yıldan beri kullanılan sulama teknolojisinin yerini alamadığını belirtiyor. “Aksine, bu sistem Han döneminden sonra da kullanılmaya devam edildi. Bunun sebebi, bu teknolojinin yerel tarım toplumlarının karşılaştıkları çevresel ve sosyal şartlara göre uyarlanmış olmasıydı.”
“Antik dönem ürün takaslarının yürütüldüğü rotalara dair yapılan son araştırmalar düşünüldüğünde, bu bölgedeki sulama teknolojisine ilişkin ‘bilgi birikimi’nin Orta Asya’nın batısındaki erken dönem ‘agropastoral’ geleneklerden kaynaklanıyor olması mümkün,” diye ekliyor. “Sincan’daki ‘agropastoral’ toplumları destekleyen bir teknoloji olan sulama sistemleri, tarih öncesi bitkilerle birlikte, anladığımız kadarıyla İç Asya Dağ koridorundan geçerek Sincan’a yayılmış.”

Yazının aslı Eurekalert sitesinde yayınlanmıştır

Ekleme Tarihi: 13 Oca 2018 10:51