Sağlık Güncelleme Tarihi: 19 May 2017 03:29

Doktorların kafasını karıştıran altı gizemli hastalık

İnsan vücudu mükemmel olmakla beraber çok da karmaşık. Bu da, her zaman her şey yolunda gitmeyebilir demek. ABD'deki ünlü Türk doktor Mehmet Öz, doktorların bile kafasını karıştıran birkaç nadir hastalığı anlattı.

Doktorların kafasını karıştıran altı gizemli hastalık

İnsülinoma

İnsülinoma, pankreasın insülin üreten bir kısmında büyüyen ve ender rastlanan bir tümör çeşidi. İnsülin, vücudunuzun kan şekeri seviyesini kontrol altında tutmak için kullandığı bir hormon. Bu tümörler oluştuğunda kan şekeri seviyeniz düşük olsa bile insülin salgılayarak daha da tehlikeli seviyelere düşmesine neden olur. Bu tümörleri bulmak zor olabilir çünkü semptomları diğer yaygın görülen hastalıklarda da görülebiliyor.

Guillain Barre Sendromu

Bu hastalığın kesin nedeni bilinmese de vakaların üçte ikisinde bir mide mikrobu veya solunum enfeksiyonundan sonra görülüyor. Grip veya gıda zehirlenmesinden sonra ortaya çıkmasıyla da bilinir. ‘Guillain Barre Sendromu’nda bağışıklık sistemi kasların hareketinden sorumlu sinirlere saldırarak vücutta yoğun bir kuvvetsizliğe neden olur. Bazı vakalarda tamamen felç noktasına kadar ilerleyebilir. Neyse ki bu sendrom zamanla kendiliğinden iyileşiyor. Ancak bu hastalığa yakalananlar genelde hastaneye yatırılıyor ve vücutları iyileşene kadar destek almaları gerekiyor.

Akromegali

Bu hormon bozukluğu, vücut genellikle hipofiz bezindeki kansersiz bir tümöre bağlı olarak normalde üretmesi gerekenden daha fazla büyüme hormonu salgıladığı zaman ortaya çıkar. Büyüme hormonu adından da anlaşılacağı gibi vücudun büyümesine yardımcı olan hormondur ve özellikle çocukluk çağında büyük rol oynar. Bu hastalık ergenlikten sonra başlarsa ellerin, ayakların, çene kemiği ve alnın aşırı büyümesine yol açar. Kalp gibi hayati organlar da büyüyebilir; bu da uzun vadede ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Genellikle tümörün alındığı hassas bir beyin operasyonu gerektirir.

Akçaağaç şurubu (idrar) hastalığı

Bu nadir görülen genetik hastalığın adı, idrar, ter ve kulak kiri gibi vücut sıvılarında aynı akçaağaç şurubu gibi tatlı bir koku duyulmasından geliyor. Sorun, vücudun protein üreten amino asit yapıtaşlarını ve bazı toksik maddeleri parçalama yetisinde bir bozukluk olduğunda ortaya çıkıyor. Bazı toksik birikmeler bu tatlı kokan vücut sıvılarıyla açığa çıksa da aynı zamanda vücutta da dolaşır ve tedavi edilmediği taktirde beyin hasarına yol açabilir. Amino asit alınmayan beslenme değişiklikleri hastalığı kontrol altında tutabilir ancak genelde diyaliz gerekir ve karaciğer nakli tek çözümdür.

Gilbert Hastalığı

Vücutta oksijeni taşıyan kırmızı kan hücreleri yani alyuvarlar yalnızca dört ay kadar yaşarlar. Sonra damarlardan alınır, parçalanır ve karaciğer tarafından işlenirler. ‘Gilbert hastalığı’nda karaciğer bu parçalama sürecindeki gerekli adımlardan birini gerçekleştiremez. Bu genetik hastalığın yıllarca farkına varmadan yaşandığı oluyor. Genelde stres, yorgunluk, susuz kalma veya alkol kullanımından sonra olmakla beraber en belirgin işaretlerinden biri yüz ve gözlerde sararmadır.

Tropikal Sprue

Bu hastalık çölyak hastalığını taklit ederek bazen doktorları yanıltsa da aslında tropik bölgelerde yaşayan veya seyahat eden insanların kaptığı bir enfeksiyondan kaynaklanır. Semptomlar arasında şiddetli ishal, kuvvet kaybı, ateş, gece körlüğü ve besin emilimi yetersizliği görülür. Hastalığa neden olan bakteri kesin olarak bilinmemekle beraber antibiyotik ve vitaminlerle tedavi edilebilmektedir. İyi haber şu ki, dünya çapında artan hijyen ve sağlık koşulları ile antibiyotik sağlanabilirliği nedeniyle bu hastalık giderek azalmakta…

Ekleme Tarihi: 19 May 2017 03:29