Bilim ve Teknoloji Güncelleme Tarihi: 10 Şub 2018 10:04

'Kaygı hücreleri' bulundu

Bilim insanları, kaygıların fiziksel kaynağını tespit etti. Keşfedilen hücreler ışın aracılığıyla kontrol altına alınabiliyor.

'Kaygı hücreleri' bulundu

Peter Dockrill *

Kendimizi her an güvende hissedecek biçimde donatılmış değiliz ama belki gelecekte bir gün böyle hissedebiliriz.

Beyinde ortaya çıkan kaygı hissinin nörolojik temellerini açığa çıkarmayı amaçlayan yeni bir araştırma, yalnızca endişe duygusunu düzeltmekle kalmıyor, aynı esnada beynin hipokampus bölümünde yer alan ve bir ışık demeti aracılığıyla kontrol edilebilen ‘kaygı hücreleri’nin fiziksel varlığını da ortaya koyuyor.

Bugüne dek laboratuvar fareleriyle yapılan çalışmalarda elde edilen bulgular, kaygı bozuklukları yaşayan (ABD’de neredeyse her beş yetişkinin birinde mevcut) milyonlarca insan için bir umut ışığı olabilir; ayrıca, bu nöronları kontrol altına alarak kaygı bozukluklarını ortadan kaldıracak yeni ilaçların üretilmesine de yardım edebilir.

San Francisco’daki Kaliforniya Üniversitesi’nde çalışan ve araştırmacılardan biri olan sinir bilimci Mazen Kheirbek, “Endişe duygularına eklenen duygusal bilgilerin beynin hangi bölgesinde oluştuğunu anlamak istedik” diyor.

Ekip bunu anlamak için, “kalsiyum görüntüleme” adı verilen bir teknik kullandı ve laboratuvar farelerinin beyinlerine minyatür mikroskoplar yerleştirerek, hayvanlar bulundukları kafes içerisinde hareket ettikleri sırada hipokampus bölgesindeki hücrelerin oluşumunu kaydetmeyi başardılar.

Bahsi geçen elbette sıradan bir kafes değildi.

ÖZEL BİR LABİRENTTE UFUK AÇICI BİR DENEY

Ekip, labirent içerisindeki bazı yolları açık alanlara ve yükseltilmiş platformlara çıkacak biçimde planladı; labirentte, ayrıca, farelerde kaygı bozukluğuna neden olan yırtıcılara karşı savunmasızlık hissi yaratması için özel bir planlama da yapılmıştı.

Yanına sığındıkları duvarların sağladığı güvenlik hissinden uzakta olan farelerin beyinlerinde bazı değişimler fark edildi; araştırmacılar, hipokampus bölgesinde bulunan ve “ventral CA1″ (vCA1) adı verilen bir bölümde oluşan hücreleri izlemeye aldı ve farelerin hareketleri arttıkça, nöron (beyin hücresi) faaliyetlerinin de aynı oranda yükseldiğini keşfetti.

Kolombiya Üniversitesi’nde uzman araştırmacı olan Rene Hen, “Bunları ‘kaygı hücreleri’ biçiminde adlandırıyoruz; zira farelerin korku hissettiği bölgelerde ortaya çıkıyorlar” diyor.

Bu hücrelerin ortaya çıkışı, beynin, diğer bazı şeylerin yanı sıra duyguları kontrol eden hormonları da düzenleyen hipotalamus bölgesinde gerçekleşiyor.

Aynı dengeleme sürecine (yalnızca kaygı yaratan labirentlerde korkutucu hislere maruz bırakılan farelerde değil) insanda da rastlanıyor; araştırmacılar, kaygı hücrelerinin insan biyolojisinin doğal bir parçası olabileceğini düşünüyorlar.

Kolombiya Üniversitesi’ne bağlı Vagelos Koleji Tıp ve Cerrahi Fakültesi’nden Jessica Jimenez’in ekibinden bir araştırmacı, “Hipokampusta tespit ettiğimiz bu hücreler, daha önce varlığından haberdar olmadığımız yeni tedavi yöntemleri keşfetmemiz için imkân sunuyor” diyor.

Daha fazla heyecan verici olan nokta, kaygı hücrelerinin (şimdilik en azından farelerde) hayvanların gözlemlenebilen davranışlarını değiştirdiğini keşfettiğimiz gibi, onu kontrol etmenin bir yolunu da keşfetmemiz oldu.

IŞINLA MÜDAHALE EDİLEBİLİYOR

Araştırmacılar, vCA1 bölgesindeki hücreler üzerinde “optogenetik” adlı, bulunduğu alana ışın yayan bir teknik uygulayarak, kaygı hücrelerini etkili bir biçimde yatıştırabildiler ve ardından farelerde özgüveni yüksek ve kaygısız davranışlar gözlemlediler.

Araştırmacı Kheirbek NPR’yle yaptığı söyleşide “Bu faaliyeti tersine çevirirsek, acaba hayvanlardaki endişe seviyesi düşer mi?” sorusuna olumlu yanıt veriyor.

“Keşfettiğimiz durum, daha az endişe hissettikleri ve dahası, labirentin açık alanlarını keşfetmek için daha istekli oldukları yönündeydi” diye yanıtlıyor.

Bu kontrol düğmesi yalnızca tek bir doğrultuda çalışmıyor.

Araştırmacılar ışık ayarlarında değişiklik yapıp kaygı hücrelerinin faaliyetini arttırdıklarında, etrafı kapalı ve bir duvarla çevrelenmiş alanlarda güvenli bir şekilde tutulduklarında dahi, hayvanların kaygılandığını gözlemlediler: Bu durum, ekibin vCA1’in mutlak biçimde bu hususta çalışan tek beyin bölgesi olmadığını düşünmesine neden oldu.

NPR’ye konuşan Kheirbek, “Keşfettiğimiz bu hücreler, büyük ihtimalle hayvanın kaygı ile ilgili bilgileri edindiği geniş bir devrenin küçük bir parçasını oluşturuyor” diyerek, başka sinir hücrelerinin de paralel bir faaliyet yürüttüğü fikrini desteklediğini vurguluyor.

Ne olursa olsun, bundan sonraki çalışmaların amacı aynı kontrol düğmesinin insanlarda da kaygıları düzenleyen bir olgu olup olmadığını keşfetmek ve farelerin beyinleriyle bizimkilerin benzerlikleri göz önünde bulundurulduğunda, bunun mümkün olduğunu görüyoruz.

Araştırma sonuçlandığında, eldeki bilgiler çok çeşitli kaygı durumlarının tedavisi için yeni ve büyük bir araştırmaya olanak sağlayacaktır.

Bu ise hepimizin mutlu olmasını gerektiren bir şey.

Kheirbek, The Mercury News kanalına “Bir hedefimiz var ancak, yeni ilaçlar hakkında düşünmek için henüz çok erken” diyor.

Bulgular “Neuron” adlı dergide ayrıntılı biçimde yayınlandı.

(Çeviren: Tarkan Tufan)

Ekleme Tarihi: 10 Şub 2018 10:04