Dünya Güncelleme Tarihi: 30 Ara 2018 22:39

Arnavutluk Türkiye için ne anlam ifade ediyor?

Bir Arnavut atasözü der ki “Ya Krala yakın ol, ya da deniz kenarında otur". Tarih boyunca hem krallara yakın olan hem de denize kıyısı olan ve "Kartallar Ülkesi" olarak anılan Arnavutluk Türkiye için ne anlam ifade ediyor? Dr Hakan Arıdemir yazdı: Arnavutluk Üzerine Notlar

Arnavutluk Türkiye için ne anlam ifade ediyor?

Bir Arnavut atasözü der ki “Ya Krala yakın ol, ya da deniz kenarında otur". Tarih boyunca hem krallara yakın olan hem de denize kıyısı olan ve "Kartallar Ülkesi" olarak anılan Arnavutluk, jeopolitik olarak doğu ile batının kesişme noktasında yer aldığı için her zaman önemli bir ülke olmuştur. Roma İmparatorluğu’nun çöküşüyle birlikte Katolik ve Ortodoks dünyanın sınırında konumlanan Arnavutluk, Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetine girdikten sonra İslam dünyasının batı dünyası ile olan sınırlarından birini oluşturmuştur. 20. yüzyılda ülkenin jeopolitiği bu sefer de batı kapitalizmi ile doğu sosyalizminin karşılaştığı bir yer olmuştur. Özetle ülke, uzak geçmişinde Roma, Bizans, Osmanlı gibi medeniyetlerin; yakın geçmişinde ise Rus, Çin, Atlantik ve batılı güçlerin hakimiyet mücadelesine sahne olmuştur.

Arnavutluk’un medeniyet ve kültür coğrafyasındaki bu çok yönlü kesişmeler, büyük bir çeşitlilik ve zenginlik oluşturmuştur. Farklılıklar zaman zaman çatışmalara neden olsa da ülke çoğu zaman istikrarlı kalmayı başarabilmiştir. Bu başarıda birlikte yaşama sanatının harika bir örneğini gösteren Arnavut halkının payı büyüktür.

Arnavut halkı ülke içerisindeki 4 milyon diğer ülkelerdeki 3 milyon nüfusuyla Balkan coğrafyasının en kalabalık halkıdır. Aynı zamanda kendi ülkesi sınırları dışında yaşayan diasporası olan büyük bir halktır. Jeopolitik konumu nedeniyle yüzyıllar boyunca Adriyatik kıyılarında yer alan Arnavutluk halkı, Balkan coğrafyasında da istikrarın ve barışın anahtarı konumundadır.

Arnavutluk, soğuk savaş sonrası dönemde ekonomik açıdan ciddi sorunlar yaşamıştır. 1997 yılında ülkenin yaşadığı iç savaş ve sosyalizmden demokrasiye geçiş çabaları, ekonomisi zaten güçsüz olanArnavutluk’ta bir de siyasi istikrarsızlık yaşanmasına yol açmıştır.

Kosova sorunu, Makedonya’daki Arnavut halkının durumu, Yunanistan’ın iddia ettiği mevcut Kuzey Epir olgusu ve Arnavutluk’tan Yunanistan’a olan yasadışı göçler ülkenin yaşadığı ana sorunlar olarak söylenebilir.

Özellikle yayılmacı politikalar benimseyen Yunanistan ile yaşanılan kara ve deniz sınır anlaşmazlıkları, iki ülkede yaşayan azınlıkların problemleri, yasadışı göçler ve Yunanistan’ın
misyonerlik faaliyetleri Arnavutluk’un iç ve dış siyasetinde çok belirleyici olmaktadır.

Özellikle batılı ve doğulu misyonerlik faaliyetleri Arnavut halkının dünya görüşünü ve dinsel yapısını olumsuz etkilemektedir. 1992 yılına kadar Müslüman (yüzde 75), Katolik ve Ortodoks Arnavutlardan bahsedilirken bugün için misyonerlik faaliyetleri sonucu 5 dinden söz edilmektedir. Sayılan bu sorunlara rağmen ülkenin sahip olduğu jeopolitik ve jeokültürel konum büyük bir potansiyeli beraberinde getirmektedir.

Arnavutluk, Adriyatik Denizi’nin çıkış noktasında bulunması ve deniz ticareti açısından önem taşımasının yanı sıra Trakya Bölgesi-Adriyatik Denizi karayolu bağlantısını sağlaması, otoyol projeleri ve petrol boru hattı projelerinde sürekli isminin zikredilmesi nedeni ile ilgi gösterilmesi gereken bir ülkedir.

Arnavutların yoğun olarak yaşadığı Kosova ve Makedonya’nın batısı da, Balkanların kilit noktaları olarak dikkati çekmektedir. Bu açıdan Arnavutların yaşadığı coğrafya, Balkan coğrafyası üzerine politikalar üretmek isteyen güçler için önem kazanmaktadır.

Türkiye için Arnavutluk, Türkiye’nin Balkanlar üzerine yürüttüğü çok yönlü politikasında önemli bir yer olmaktadır. Osmanlı’dan kalan kültürel ve tarihsel yakınlığın bulunmasına ilaveten, ülkenin taşıdığı ekonomik potansiyel Türkiye’nin Balkan politikasında Arnavutluk’un rolünü ilk sıraya yükseltmektedir. Arnavutluk için ise Türkiye, yarımadada güvenilir bir ortak olarak ortaya çıkmaktadır.

İki ülke arasındaki ilişkilerin resmi devlet kurumları üzerinden olduğu kadar sivil düzeyde oluşturulacak kuruluşlarla da ekonomik ve kültürel ilişkiler üzerinden artırılması her iki ülke halkının faydasına olacaktır. Sivil düzeyde oluşturulacak bu kuruluşlar üzerinden özellikle Türk halkının 25 yıldan beri Arnavut halkına verdiği desteklerin ve emeklerin daha görünür kılınması sağlanabilecektir.

Dr. Hakan ARIDEMİR

Ekleme Tarihi: 30 Ara 2018 22:39