Dünya Güncelleme Tarihi: 20 May 2017 13:11

İran Cumhurbaşkanını seçti! İşte Cumhurbaşkanının profili

İran Cumhurbaşkanını seçti! İran'da resmi olmayan ilk sonuçlara göre reformist Lider Hasan Ruhani, yüzde 59 oy oranıyla ipi göğüsleyerek yeninden İran Cumhurbaşkanı seçildi.

İran Cumhurbaşkanını seçti! İşte Cumhurbaşkanının profili

Yeniden İran'ın Cumhurbaşkanı Seçilen Reformist Ruhani Kimdir?

İran'da reformist aday olarak bilinen önceki seçimi kazanarak tabuları yıkan Hasan Ruhani yeniden seçildi. Ruhani İran'da iyi bir diplomat olarak ön plana çıkmış olsa da bir dönem Tahran'ın askeri beyin takımının önemli isimlerinden biriydi. 

İran'da resmi olmayan ilk sonuçlara göre Hasan Ruhani, bisr din adamı olan İbrahim Resi ile girdiği yarışta, yüzde 59 oy oranıyla ipi göğüsleyerek yeninden İran Cumhurbaşkanı seçildi.
Batı'yla nükleer müzakerelerin fayda etmediği, yaptırımlar labirentinde kaybolan İran'da 2013 cumhurbaşkanlığı seçimi ülkeye yeni bir umut havası getirmişti. Reformcuların desteklediği ve seçime imam hüviyeti ile giren tek aday olan Hasan Ruhani sandıktan zaferle çıkmıştı

BATIYLA İLİŞKİLERİ DÜZELTEBİLECEK Mİ?

Ruhani, ılımlı mı, reformist mi, muhafazakâr mı; yoksa İranlıların son dönemde yetiştirdiği sıkı pazarlıkçı bir diplomat mı tartışmaları sürerken, Ruhani'nin yeni dönemde içerideki derin imam devletini rahatsız etmeden Batı'yla ilişkileri nasıl yoluna koyacağı merak konusu.

ABD ESKİ BAŞKANI OBAMA'YLA GÖRÜŞMÜŞTÜ

Ruhani'nin ilk Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nun ardından ABD eski Başkanı Barack Obama ile yaptığı telefon görüşmesi tarihi nitelikteydi. 34 yıl sonra ilk kez Amerikan ve İran liderleri telefonda da olsa diyalog kurabildi.

PROTESTOLARDA ÖN SAFTAYDI

Hasan Ruhani, 12 Kasım 1948'de Tahran'ın doğusundaki Sorkreh kasabasında doğdu. Gittiği her okulda parlak bir öğrenciydi. Tahran Üniversitesi'nde anayasa hukuku okurken, koltuğunda son günlerini yaşayan Şah Rıza Pehlevi'ye karşı protestolarda en ön saflardaydı. 16 yaşındayken tutuklandı.

HUMEYNİ'YE 'İMAM' DİYEN İLK KİŞİ

Ruhani 18 yaşındayken Irak sınırını sessizce geçti ve ilk kez Ayetullah Humeyni'yle buluştu. İran İslam Devrimi sonrasında da Humeyni'nin yakın çevresindeydi. Hatta Humeyni'ye 'İmam' ünvanını veren ilk kişi de oydu. Dini liderlerle bu yakın ilişkisi onun akademik kariyerinde de önünü açtı. Glasgow Caledonian Üniversitesi'nde anayasa hukuku alanında yüksek lisans yaptı. Tezinde cesur bir konu seçti ve ülke yönetimlerinde şeriatın nasıl esnetilebileceğini araştırdı.

'DİPLOMATİK ŞEHY'

Bu özenli çalışma ona ultra-muhafazakârların ülkesi İran'da dini otoritelerden biri olma payesini de getirdi. Şiiliğin nasıl yaşanacağına dair fetva verme ehliyeti olan Müçtehitlerden biri oldu. Yüksek Milli Güvenlik Konseyi üyeliği, İran dış siyasetinin en önemli koltuklarından olan nükleer başmüzakerecilik pozisyonuna oturdu. Espri üretmeyi seven İranlılar, pragmatikliği yüzünden ona 'diplomatik şeyh' diyorlar.

HEP ASKERİ BEYİN TAKIMINDAYDI

Ruhani'nin ülkenin askeri savunma gücünün tesisinde çok eskiye dayanan önemli bir rolü var. İran Hava Kuvvetleri'nin eski komutanı. Savunma konseylerine başkanlık etti, İran-Irak savaşında Tahran'ın askeri beyin takımındaydı. Selefi Mahmud Ahmedinecad'dan 13 yıl öncesine kadar cumhurbaşkanlarına askeri danışmanlık yapıyordu. Tanıyanlara göre de entelektüel kapasitesi yüksek ve iyi bir diplomat.

Gerçi reformcu görünenlerle aşırı muhafazakârlar arasında çok gel git yaşayan İran siyaseti Ruhani gibi 'pragmatik' cumhurbaşkanlarına aşina. Ruhani, ne selefi Mahmud Ahmedinecad kadar aşırı uçlarda gezen ve Batı'ya kafa tutarak ülke içindeki popülaritesini artıran biri, ne de Muhammed Hatemi gibi arka plandaki imamların derin devletiyle her daim reform umutları taşıyanlar arasına sıkışıp kalmış bir başkan. İran siyasetiyle içli dışlı olan hemen herkes Ruhani'yi, nükleer başmüzakereci olduğu dönemde Cumhurbaşkanı olan eski patronu Ali Ekber Rafsancani'ye benzetiyor: 'Uyanık, pragmatik, idealist bir ortayolcu ve dini lider Hamaney'le devrimin sözü geçen kurumları üzerinden uzun süreli-yakın irtibatı olan bir lider."
1990'larda kendi nüfuzundaki düşünce kuruluşlarında gösterdiği performans, Ruhani'den İran siyasetinde çığır açmasını bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattı. Demokratik reformla ilgili her türlü öneri, karşısında Ruhani'yi buluyordu. Çalıştığı kurumlara bu tür tekliflerle gelenler de kendilerini hep kapının dışında buldu.
 

HAMANEYN İLE İLİŞKİSİ

Ruhani, seçimin hemen ardından eski patronu Rafsancani'nin, dini liderin sert ve tehditkâr fetvalarının gölgesinde oldukça naif bulunan Batı'yla iyi geçinme sloganını ödünç alarak işe koyuldu. Ama İran'da askeri-siyasi denklem tamamen dini lider Ayetullah Hamaney'in iki dudağının arasına sıkıştığı için Ruhani'nin cumhurbaşkanlığının Batı'ya yaydığı reformist umutları da bu iki dudak arasından okumak gerekiyor. Gerçi yeni Cumhurbaşkanı, Hamaney'i eleştirmeye cüret edebilen sayılı diplomatlardandı.

Hamaney'in uluslararası ilişkilerde fazla dik kafalı olduğunu söylemekten de çekinmedi. İran'ın nükleer başmüzakerecisi olan Stanford Üniversitesi'nden Abbas Milani, Ruhani'nin açıkça olmasa da satır aralarında Hamaney'i eleştirdiğini vurgularken, "Ruhani kendi kitabında, nükleer mesele kendisine bırakılsaydı, iş BM'ye gitmeden bir çözüm bulabileceğini ancak İran ve Batı'daki bazı insanların sorunun altını dinamitlediklerini yazdı" diyor. Ruhani cumhurbaşkanı seçilmeden önce dini lideri seçen ya da görevden uzaklaştıran Uzmanlar Konseyi'nin üyesiydi. Dolayısıyla Ruhani'nin, 74 yaşındaki Hamaney'in halefinin seçiminde belirleyici bir rol oynaması muhtemel.

Temmuz 2015'te İran, P5+1 ülkeleriyle nükleer müzakerelerinde anlaşma sağladı. Ülkenin en büyük diplomatik başarılarından biri olarak gösterilen anlaşma sonrası Hamaney, "Küstah ABD'nin bölge siyasetine muhalefet sürecek" dedi.

"Gereksiz kriz çözüldü" diyen ve zamanla karşılıklı güvenin inşa edileceğini söyleyen Ruhani ise, 5+1 ülkeleri anlaşmaya sadık kaldığı sürece İran'ın da sadık kalacağını her fırsatta vurguladı.
 

Ekleme Tarihi: 20 May 2017 13:11