Ekonomi Güncelleme Tarihi: 24 Şub 2021 22:17

Aşılama ekonomiye ne zaman toparlanma olarak yansıyacak?

şılama kampanyaları dünya çapında devam ederken, bir taraftan da ekonomilerin son durumu kaygı veriyor.

Aşılama ekonomiye ne zaman toparlanma olarak yansıyacak?

Aşılama kampanyaları dünya çapında devam ederken, aşılanma oranları ülkeden ülkeye büyük farklılıklar gösteriyor. Aşıya öncelikli olarak ulaşan ve arz konusunda sıkıntı yaşamayan gelişmiş ülkelerde aşılanma hızını belirleyen temel faktör, eldeki aşıların dağıtımı ve uygulanmasına yönelik beceri ve altyapı ile ilgili.

Bu noktada bile ülkeden ülkeye önemli farklar görüyoruz. Gelişmekte olan ülkelerin aşılanma oranlarının geriden gelmesinin esas sebebi ise arz konusunda yaşanan sıkıntılar.

Aşılamaların gelmiş olduğu nokta, bundan sonraki süreçte ekonomik aktivite açısından ne ifade eder? Beklentileri nasıl şekillendirir? Bu soruyu cevaplayabilmek için pandeminin ekonomiyi hangi kanallardan vurduğunu hatırlamakta fayda var.

Pandemi ekonomiyi bir taraftan kendi sınırlarımız içinde üretimin ve talebin yavaşlaması sebebi ile etkilerken bir taraftan da ticaret bağları nedeni ile ihracat ve ithalat pazarlarımızı azaltmak sureti ile etkiliyor.

Bu açıdan değerlendirdiğimizde, aşılamayı en hızlı tamamlayacak gibi görünen İsrail, Suudi Arabistan gibi ülkelerde normalleşme daha çabuk başlayacağı için ekonomik aktivitedeki toparlanma da daha hızlı olacak. Restoranlar, oteller, okullar, tiyatrolar açılacak. Hizmetler sektörü daha hızlı normalleşecek.

Öte yandan salt kendi ülkenizi aşılamak dünyanın geri kalanında ne olup bittiğine kayıtsız kalabileceğiniz anlamına gelmiyor.

Bu nedenle, sadece kendi ülkesini aşılamaya odaklanmak olarak tanımlayabileceğimiz "Aşı milliyetçiliği" hem sağlık hem de ekonomi açısından önemli tehditler içeriyor.

Mutasyon riski

Sağlık açısından ele alacak olursak, uluslararası seyahatin tekrar başlaması ile birlikte virüsün dünyayı dolaşması hızlanacaktır. Bu durum, İngiltere ve Güney Afrika örneklerinde gördüğümüz gibi değişik mutasyonlarla karşılaşmamız anlamına gelecektir.

Bu mutasyonların mevcut aşıların etkinliğini tehdit etmesi durumunda başa dönme tehlikesi söz konusu. Dolayısı ile sadece lokal olarak kendi ülkenizi aşılamak kalıcı bir çözüm sağlamıyor.

Aşı milliyetçiliği çerçevesinde, sadece kendi nüfuslarının aşılanmasını öncelik olarak görüp dünyanın geri kalanına yetecek kadar aşı üretimine destek vermeyen zengin ülkelerin şunu görmesinde fayda var: En kısa zamanda başkalarının aşılanmasını desteklemek sureti ile mutasyon tehlikesini azaltarak aslında kendi sağlıklarını da korumuş olacaklar.

Aşı milliyetçiliğinin ekonomik olarak da önemli bir faturası var. Yapmış olduğumuz araştırma, ticaret ortakları aşılanmayan bir ülkenin kendi nüfusunu aşılamış olsa dahi önemli bir ekonomik fatura ödeyeceğini gösteriyor.

Bir taraftan aşının dünyanın geri kalanında devam etmesi ihracat pazarlarınızı daraltıyor. Diğer taraftan global tedarik zincirlerindeki aksamalar nedeni ile üretim sekteye uğruyor. İşte bu nedenle, global çapta aşılanmanın hız kazanması için oluşturulan COVAX türü ortaklıklara zengin ülkelerin maddi destek vermesi kendi ekonomik çıkarları açısından da çok net bir fayda sağlıyor.

Tüm dünyaya yetecek aşı üretilmesi elbette öncelikle insani bir sorumluluk. Ancak bu motivasyonun yetmediği noktada ekonomik çıkarların altını çizmekte fayda var.

COVAX ortaklığı çerçevesinde daha fazla aşı üretilip dağıtılmasına katkı vermenin politik çıkarlarla da örtüştüğünü hatırlatmak gerek. Zira Batı dünyasında geliştirilen aşılara erişim sağlayamayan ülkelerin alternatif arayışlara girip Rus ve Çin aşılarına yönelmeleri de sözkonusu. Pandemi döneminde aşı ülkeleri birbirine yakınlaştırıp uzaklaştırabilecek en önemli silahlardan bir tanesi.

Bu nedenle Batı dünyasının aşı milliyetçiliği konusunda tekrar bir düşünmesi, hem sağlık, hem ekonomi, hem de politik açıdan kazançlarını değerlendirmesi açısından isabetli olacaktır.

Türkiye bu resmin neresinde?

Çin'den gelen Sinovac aşısına erişimi olan Türkiye, 24 Şubat itibariyle, yaklaşık 1,5 aylık bir sürede 7,5 milyon doz aşılama yapmış durumda. 18 yaş üzeri yaklaşık 60 milyon kişi olduğu düşünüldüğünde mevcut hızla devem edilir ve tedarikte kopmalar olmazsa tüm nüfusun aşılanması iki yılı bulabilir.

Bu oran, pandemiden kurtulabilmek için daha epey yolumuz olduğunu gösteriyor. Öte yandan, 2021'in ikinci yarısından itibaren COVAX türü ortaklıklar meyvesini verir ve global aşı tedariği hızlanırsa, Türkiye zengin ve donanımlı sağlık personeli avantajını arkasına alarak uygulama konusunda önemli bir atak yapabilir.

Bu şekilde, ekonomik toparlanma konusunda zorlu bir dönemeci geride bırakabilir. Bu açıdan değerlendirdiğimizde Türkiye'nin de COVAX ortaklığına katılması önemli bir yatırım olacaktır.

Ekonomik hayat ne zaman normale döner?

Yaşadığımız resesyonun esas belirleyicisi pandemi olduğu için altta yatan sağlık sorunu bitmeden ekonomik anlamda bir normalleşmeden bahsedebilmek maalesef mümkün değil.

Uluslararası raporlar, 2020 yılında yaşanan kapanmaların etkisiyle tedarik zincirlerinde yaşanan aksamaların gecikmeli etkilerinin de bir süre daha devam edeceğine işaret ediyor.

Bunda denizaşırı nakliyatta yaşanan gecikmelerden tutun da kapanan iş yerlerinin tekrar tecrübeli eleman bulma sıkıntısına kadar varan faktörler rol oynuyor.

Türkiye özelinde aşılamanın ve dolayısı ile pandeminin uzaması, bu gecikmeli etkilerle de birleşince büyümeyi bir süre daha baskılayacaktır. İlave olarak, pandemi hayatımızdan çıkıp gittiğinde bile yaşanan psikolojik travmanın etkisiyle eski tüketim alışkanlıklarına dönmemimizin vakit alması bekleniyor.

Özellikle restoran, sinema, sanat gibi insan temasının yoğun olduğu sektörlerde normalleşmenin pandemi sonrasındaki yıllara sarkması bekleniyor.

Bu noktada ekonomik toparlanma adına yapılması gerekenlerin tekrar altını çizecek olursak, öncelikle aşılama sürecinin global çapta en hızlı bir şekilde tamamlanması gerekiyor.

Gelişmiş ülkelerde bol para, bol mali destek politikalarının aşı kampanyaları ile beraber sürüyor olması ihracat pazarlarımız açısından olumlu bir gelişme.

Bu süreçte işyerlerinin ayakta kalması ve pandemi nedeni ile sıkıntı yaşayan şirketlerin desteklenerek istihdam kayıplarının önüne geçilmesi, üretim kapasitemizin hasar görmesinin önüne geçecektir.

Bu nedenle elimizdeki sınırlı mali alanı en etkin şekilde değerlendirip kaynakları bu spesifik hedefler doğrultusunda değerlendirmek faydalı olacaktır.

Ekleme Tarihi: 24 Şub 2021 22:17