Ekonomi Güncelleme Tarihi: 15 May 2022 15:38

Dünya basını Rusya'yı Rus basını ise bunları konuşuyor

Dünya Rusya Ukrayna Savaşını konuşurken Rus medyasının gündeminde savaşın farklı bir boyutu var.

Dünya basını Rusya'yı Rus basını ise bunları konuşuyor

Rusya’dan basın özetinde bu hafta farklı konu başlıkları öne çıktı. Pravda.RU, Rusya’nın gelecek idealini tartışıyor. İzvestiya, 1949-1994 arasında Sovyetler Birliği’nin teknolojik gelişmesini önlemek için çalışan CoCom’u hatırlatıyor. Rosbalt Kazakistan’daki anayasa reformu çalışmalarını ve Nazarbayev’in siyasi sistemden tasfiyesini konu alıyor. MK, Rusya’da önemli senatörlerden Puşkov’un Telegram mesajını özetliyor.  EDaily ve NSN ise Almanya’nın doğalgaz sorununa Ukrayna ve Katar penceresinden bakıyorlar.

Rusya basınından derlemeler şu şekilde: 

'KATAR'LA SIVILAŞTIRILMIŞ GAZ GÖRÜŞMELERİ'

"Almanya ve Katar’ın uzun vadeli sıvılaştırılmış doğalgaz sözleşmeleriyle ilgili görüşmeleri tarafların sözleşme süresi gibi temel meselelerdeki ihtilafı yüzünden çıkmaza girdi. Almanya sözleşmenin en az 20 yıllık olmasını istiyor. Dünyadaki en büyük sıvılaştırılmış gaz tedarikçisi olan Katar ise, sözleşmeye, Berlin’in aldığı gazı Avrupa’nın başka yerlerine sevk etmesini engelleyecek bir şerh düşmek istiyor. AB ise bu şarta karşı çıkıyor. Katar ayrıca, sıvılaştırılmış gaz fiyatlarını petrol fiyatıyla orantılı bir endeks üzerinden belirlemeyi şart koşuyor. Reuters’in görüştüğü Vortexa analistine göre Almanya bu son şartı kabul etmek zorunda kalacak. Reuters’in haberine göre Qatar Energy ile Alman enerji şirketleri arasındaki görüşmeler, Rusya gazından vazgeçmeyi amaçlayan AB’nin karşılaştığı güçlükleri de gösteriyor." (T. Vinogradov / E. Daily, 10 Mayıs)

'KUZEY AKIM-2 ÖLDÜ'

"Ukrayna’dan geçen gazın üçte biri kesildi; Almanya Kuzey Akım 2’nin ölümünü ilan etti ve Bulgaristan da ABD’den “ucuz” sıvılaştırılmış gaz anlaşması yaptığını açıkladı. Açıklamayı Ekonomi Bakanlığı temsilcisi Annika Eichhorn yaptı. Eichhorn, Ukrayna’nın “Soyuz” boru hattından gaz transferini kesmesiyle ilgili soruya şu cevabı verdi: “Norveç ve Hollanda’dan sevkiyatları geçen hafta gene ayarladık. Bu ortaklarla arzı yükseltebileceğimiz konusunda anlaştık. Kuzey Akım... gerçekten öldü.” Eichhorn, Almanya’nın gaz depolarını devamlı doldurduğunu, şu anda doluluk oranının yüzde 38,6 olduğunu da ekledi." (NSN, 10 Mayıs)

'RUSYA HAYAT BULAN DÜŞLERLE YAŞADI'

"Rusya, özel askeri operasyondan sonra ne yapacak? Rusya kendisi için zorunlu şartları nasıl yaratacak? Medyada, sosyal sitelerde bu soruların cevabını arıyorum ama bulamıyorum. Diğer bir soru: Buça türünden genellikle yalan ve sınanmamış bilgiler temelinde ilan edilen bütün yaptırımlardan sonra Batı Rusya’ya gerekli mi?

Bana göre, hayır. Eğer Avrupa’ya enerji kaynakları satışından söz ediyorsak, buna, dış borçlarımızı tamamen ödeyebileceğimiz ana kadar devam etmek gerektiğini anlıyorum. Ondan sonrası için bir anlam görmüyorum, zira Rusya için dolar ve avro bunları kullanan ülkelerden alınan malları temin etmiyor. Peki sonra ne olacak?

Geçen yüzyıl boyunca Rusya, sürekli olarak hayat bulan düşlerle yaşadı. 1917 Ekim Devrimi, bütün dünyaya sosyal kazanımlar anlamında etkide bulundu. Rusya 1930’larda sanayi devrimine girişti; o yılların kurucuları halen onlarla yaşadığımız pek çok şey yaptılar.

1940’larda ülke, ABD’nin land-lease ile muazzam silah tedarikinden sonra inanılmaz çabalarla Büyük Anavatan Savaşı’nı kazandı, faşizmi ezdi. ABD’nin savaştaki bu katkısına borcu çağdaş Rusya ödedi. 1950-60’lı yıllarda, savaşım yıkımından kısa bir süre sonra uzaya ilk Rusya çıktı.

Bu da büyük bir devrimdi. 1980’lerin sonuna doğru ülke, batı modelinde tüketim toplumu yaşamak için demokratik bir devrim düşü kurdu. Bu da gerçekleşti. Ve ülke düş kurmayı bıraktı. Son çeyrek asırdır siyaset bilimcilerin önünde Rusya için yeni bir ideal bulmak hedefi vardı.

Bulamadılar. Bulamadılar, çünkü bu idealleri aramak siyaset bilimcilerin değil siyasetçilerin, toplumun önderlerinin işidir. Önderler ise halkın refahını iyileştirmek için biraz şuradan biraz buradan idealler dışında hiçbir şey ortaya koymadılar. Bugün ise bu ideal kristalize oluyor; ideale şunlar giriyor:

Gelecek kuşaklar için daha iyi bir hayat inşa etmeye çalışan ataların hatırası; Batı mamullerini almayıp kendi teknolojisini oluşturmak gerektiğinin bilinci; başka halklara, bugün kurtarılmış bölgelerde halklara, ileride de dünya gıda krizinden en ağır etkilenecek halklara yardım; Ukrayna’daki Rusları NATO boyunduruğundan kurtaran ülkeden duyulan gurur." (V. Gorşenin / Pravda.RU, 12 Mayıs)

'COCOM ÖRNEĞİNE UYGUN YAPTIRIMLAR'

"Roma Kulübü 20 yıl önce, tüketim bu tempoda devam ederse kaynakların yetmeyeceğini açıklamıştı. Ama Roma Kulübü uzmanların tek bir şeyi hesaba katmamışlardı: Gelişmiş ülkeler tüketimi a priori olarak düşüremezler, çünkü bu, seçmenin hayat seviyesini düşürmek demektir.

Seçmenini fakirleştiren her parti kaybeder. ABD için bu bir felakettir. Orada başkanlar değişir ama genel siyasi ve onunla ayrılmaz bağa sahip iktisadi yapı olduğu gibi kalır. Bu siyasi sınıfın hedefi seçmeninin tüketiminin düşmesi değil başka herkesin tüketiminin düşmesidir. Esasen bu, metropollerin sömürgeler hesabından zenginleştiği eski “güzel” sistemdir.

Sömürgeler dıştan bakıldığında egemen ama gerçekte sisteme mutlak bağlıdır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, doları başlıca rezerv para kılan 1944’te Bretton Woods’dan sonra Amerika’nın iktisadi sömürgeciliği kuruldu. Ama SSCB, Bretton Woods anlaşmasını onaylamayı çok çabuk, daha 1945 sonunda reddetti.

Daha 1940’ların sonunda İhracat Kontrolleri Kontrol Komitesi (İngilizce kısaltması CoCom) kurulmuştu. Bunun görevi, SSCB’ye yapılan ihracatı kontrol ederek SSCB’nin teknolojik gelişmesine izin vermemekti. Biz, SSCB’nin (füze ve nükleer dışında) pek çok alanda teknolojik geri kalmışlığını, SBKP MK’nın sanayi üretimini doğrudan tüketim malları üretimi hesabından geliştirdiği önermesiyle açıklamaya alışkınız.

Bu da güya ABD’nin SSCB’yi teknolojik olarak 20 yıl geride bırakmasına yol açtı. Ama belki de bu geri kalmışlığa en büyük katkıda bulunan şey, Batı’nın teknoloji kısıtlamasıydı. CoCom 45 yıl boyunca varlığını korudu ve faaliyetini ancak 1994’te, ABD artık SSCB’nin dağılmasının Rusya’nın kendisine bağımlılığını garanti ettiğine karar verdiğinde kesti.

Gelişmeyi engellemenin bir başka örneği de elbette, ABD’nin, askeri yöntemlerin çok riskli olduğunu düşündüğünde uyguladığı ekonomik yaptırımlardır. Her ne kadar ekonomik yaptırımların uygulandığı ülkenin siyasi elitini değiştiremediği kabul görüyor olsa bile, bunlar amacına erişiyorlar." (A. Dobrov / İzvestiya, 11 Mayıs)

'KAZAKİSTAN'DA NAZARBAYEV SİLİNİYOR'

"Kazakistan Devlet başkanı Kasım Jomart Tokayev, anayasa reformuyla ilgili 5 Haziran’da referandum ilan etti. Reform, 33 anayasa maddesinde 56 değişiklik öngörüyor. Tokayev’in dediğine göre değişikliklerle “süper başkanlık idaresi” yerine güçlü parlamento ve sorumlu hükümetten oluşan bir sistem amaçlanıyor.

Reform ayrıca başkanın bütün siyasi parti ve hareketlere eşit mesafede olmasını da gerektiriyor. Başkanın yakınlarının “yarı-kamu sektöründe” siyasi veya yönetici sorumluluk alması yasaklanıyor. Ölüm cezası kaldırılıyor. Parlamento seçimlerinin çoğunluk ve nispi temsil karışımı olacağı tespit ediliyor.

Ama en ilginci, ilk başkanın, yani Nazarbayev’in ayrıcalıklı statüsüyle ilgili madde çıkartılıyor. Eski yasa, Nazarbayev için cezai muafiyet, aile üyelerinin mülk ve aktifleri için de dokunulmazlık getiriyordu. Böylece Nazarbayev’in bütün ayrıcalıkları kaldırılıyor. Ama burada şu soru ortaya çıkıyor: yasa, geriye doğru nasıl işleyecek?

İkinci soru da şu: Tokayev kendisini ömür boyu lider olarak dayatmıyor, ama yerel siyasette ve iş dünyasında kabile ilişkilerinden kurtulmak pek mümkün değil; yeni anayasa da bunları silmiyor. Dolayısıyla eski başkanın ailesi ve yakınları rövanş almak isteyebilirler. Sadece iktidar değil, bir kısmı Kazakistan dışındaki büyük servetler ve paralar söz konusu.

Üçüncü soru: Tokayev’in iktidarının tahkimi ülkenin dış siyasetinde nasıl yansıyacak? Zira Nazarbayev tamamen bağımsız bir devletin başı olarak, Moskova, Batı ve İslam dünyasıyla (biraz çelişik de olsa) ortaklık ilişkileri sürdürüyordu. Nazarbayev, (lokomotifi Rusya olan) Avrasya Ekonomik Birliği’nin de neredeyse kurucusu sayılıyordu.

Nursultan, Rusya’ya Ukrayna, yaptırımlar vb. gibi nedenlerle temkinli yaklaşıyor olsa bile keskin bir dönüş olacak gibi görünmüyor. Bu arada Türkiye ile ilişkiler tahkim ediliyor, Batı’yla ilişkilerin seviyesi aynı seviyede kalıyor. Kazakistan’ın Avrasya Ekonomik Birliği’nden ayrılmak niyetinde olduğuna dair abartılı haberlere rağmen bu istikamette gerçek bir adım görülmüyor; yetkililer bu “söylentileri” hızla yalanladılar." (İ. Corbenadze / Rosbalt, 13 Mayıs)

'HEGEMONYA MÜCADELESİ KESKİNLEŞİYOR'

"Rusya Federasyon Sovyeti (Senato) üyesi Aleksey Puşkov, Telegram kanalında şöyle yazdı: 'Her şey, 21’inci yüzyılın ilk yarısında dünyada ne bir ahenk ne de uygar rekabet olacağını gösteriyor. Bu idealler yerine ana güç merkezlerinin değer sistemleri ve ideolojileri arasında keskin cepheleşmelerin karmaşıklaştıracağı amansız bir üstünlük mücadelesi olacak.”

Puşkov Batı ülkelerinin elitlerini de 'liberal demokrasiden' başka sosyal modeller ve çok kutuplu bir dünyaya tahammül edememekle suçladı. Puşkov şunları söyledi: “Batı’nın geri çekilmesine, ekonomilerin her defasında siyasi kararların kurbanı olacağı yoğun çatışmalar eşlik edecek. Bu tür çatışma şartlarında olumlu sonuç, nükleer felaketin önlenmesi olacaktır.' (İ. Vaseykina / Moskovskiy Komsomolets, 11 Mayıs)

(Hazal Yalın - Gazeteduvar)

Ekleme Tarihi: 15 May 2022 15:38