Ekonomi Güncelleme Tarihi: 22 Ara 2020 12:53

Orta Asya ve Türkiye için asrın fırsatı: Stratejik Türk Kanalı

Uluslararası ticaretin en önemli güzergâhlarını oluşturan kanallar ülkelerin stratejik konumlarını da büyük ölçüde etkiliyor. Bazı kanallar var ki asrın projesi niteliğinde ve ona Stratejik Türk Kanalı deniyor. Neden mi?

Orta Asya ve Türkiye için asrın fırsatı: Stratejik Türk Kanalı

Dr. Öğr. Üyesi Hakan Arıdemir Orta Asya'da Türk dünyasına çağ atlatacak projeyi yazdı.

STRATEJİK “TÜRK KANALI” PROJESİ (KARADENİZ-HAZAR YOLU)
     
2020 yılı Ocak ayı içerisinde Soçi'de Rusya, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Ermenistan liderlerinin katılımıyla gerçekleşen Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) Zirvesi’nde Kazak Lider Nazarbayev, “Karadeniz ve Hazar Denizi'ni su yoluyla birleştirme fırsatını sağlayacak bir kanalın yapımı da umut verici proje olur” diyerek bölgede bir kanal yapılması için tartışma başlatmıştır. Bu yazı mevcut tartışmaya bir katkı sağlamak amacıyla kaleme alınmıştır.

Uluslararası ticaretin en önemli güzergâhlarını oluşturan kanallar, bulundukları ülkelerin stratejik konumlarını da büyük ölçüde etkilemektedirler. Başlıca örneklerini Süveyş, Panama, Kiel Kanalları olarak verebileceğimiz bu suyollarına zamanla yenileri eklenmek istenmektedir.

Türkiye’nin deniz ticaret ağında ve denizcilik sektöründeki son yıllardaki yükselişi göz önüne alındığında, bu yöndeki projelere duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. Bu doğrultuda ele alacağımız proje Türkiye’nin Hazar’ın doğusundaki ülkelerle olan ticaret ağı için geliştirilebilirliği tartışılması gereken bir projedir.

Türkiye, Hazar Denizi’nin doğusundaki ülkelerle ticaretini çeşitli yollarla ve oldukça zorlu koşullar altında yapmaktadır.

Bu yollardan bazıları şöyledir;

1) Karayolu taşımacılığı, İran, Gürcistan veya Rusya üzerinden zorlu bir coğrafi yolculukla yapılmaktadır,

2) Rusya’nın Don/Volga nehirleri üzerinden yılın belirli dönemlerinde gemiler vasıtası ile Karadeniz’den Hazar Denizi'ne çıkılarak yapılmaktadır,

3) 30 Ekim 2017 tarihinde faaliyete  giren Bakü-Tiflis-Kars demiryolu vasıtası ile Azerbaycan’a sonrasında da Kazakistan’a kadar deniz üzerinden ulaşarak yapılmaktadır.

Tüm bu sayılan hususların en önemli ortak özelliği bu yolların zorlu diplomatik ve coğrafi şartlar altında gerçekleşiyor olmasıdır. Ayrıca ekonomik açıdan aşağıda bahsedeceğimiz projeden çok daha maliyetlidir.

Çok basit bir örnek vermek gerekirse, “Kazakistan ve Özbekistan’a bir tır seramik ihraç etmek seramik bedelinin neredeyse üç katına mal olmaktadır.” 

Tartışacağımız proje önereceğimiz çeşitli yollar ile oluşturulabilcek yapay bir deniz yolu (kanal) projesidir. Projenin ismi “Türk Kanalı” Projesidir. Projenin en önemli amacı Doğu Hazar limanlarına büyük lojistik depolar kurulması ve Türk üreticilerin mallarının o depolarda muhafaza edilmesinin sağlanmasıdır. 

Projenin Gürcistan Poti’den başlatılması varsayıldığında 700 kilometre civarında kazılarak bir kanal yapılabilir veya bu şartlar altında gerçekleşmesi güç ise bir diğer yol olarak Karadeniz-Çoruh Nehri–Kura Nehri–Aras Nehri-Hazar Denizi yolu düşünülebilir. Burada Kura Nehri’nden faydalanılabilir.

Türkiye’den başlayan nehir Gürcistan ve Hazar’a dökülmektedir. Yani bu noktada geriye sadece Çoruh Nehri’nden Kura Nehri’ne  kanal açmak yetecektir. Zaten Kura Nehri tarihte sıkça taşımacılıkta kullanılmış bir nehirdir.

Türk Kanalı için birkaç bin tonluk özel tasarım ince uzun gemiler kullanılabilir. Bu gemiler İstanbul’dan yükünü aldıktan sonra Türkmenistan, Tahran, Kazakistan ve Hazar limanlarına çok daha masrafsız ürün götürebileceklerdir.

Proje gerçekleştiği takdirde Türk Kanalı’nın çeşitli stratejik, siyasi ve ekonomik etkileri olacaktır. Bunlardan bazılarını sayacak olursak:

1) Türkistan Bölgesi, Türkiye ile daha fazla ticaret yapmaya başlayacaktır. Türkiye bu yol ile daha ucuz hammadde satın almış olurken daha çok sanayi mamülü de ihraç etmiş olacaktır.

2) Stratejik önemi ülkemiz için çok değerli olan İstanbul Boğazı değerini daha da arttırarak Türkistan Bölgesine deniz kapısı açılmış olacaktır.

3) Türkiye’nin İran ile hali hazırda yaptığı ticaret tarihi zirvesine çıkacak ve Türk Kanalı projesi ile Tahran gibi önemli bir sanayi bölgesi ile milli sanayi bölgemiz Marmara yakınlaşmış olacaktır.

4) Bu proje ile ileriki yıllarda Türk malları sadece Türkistan bölgesi ile de sınırlı kalmayıp Çin ve ötesinde Pasifik bölgesine kadar ulaşmış olacaktır.

Bu kanal projesi hayata geçirildiği takdirde bir sonraki etapta Kazakistan ve Türkmenistan üzerinden yeni kanallar kurulabilir. Bunu yapmak bu projenin gerçekleşmesinden çok daha kolay ve maliyetsizdir. Yani bu proje vasıtası ile İstanbul Limanından yükünü alan bir gemi Özbekistan kanal limanına rahatlıkla gelebilecektir.

Türk Kanalının toplam maliyeti için Türkiye, Türkmenistan, İran, Gürcistan, Kazakistan ve Azerbacan aralarında paylaşabilirler. Bu projenin petrol ve doğal gaz üreticisi bu ülkeler için maliyet sorun teşkil etmeyecektir. 

Bu projenin gerçekleştirilmesi Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan hükümetlerinin anlaşması durumunda yapılabilecektir. Bu ülkeler siyasi ve ekonomik olarak uyumlu ülkelerdir ve bu bağlamda projenin siyasi risk tarafı bulunmamaktadır. Ayrıca bu projenin küresel ve bölgesel barışa ve ekonomik istikrara önemli katkıları olacaktır. 

Sonuç olarak bu proje önümüzdeki süreçte tamamlanmasa dahi planlanmalı, proje olarak hazırlanmalı, kamulaştırılmalı ve doğru zaman için bekletilmelidir. Türk Kanalı Projesi, Kazak Lider Nazarbayev’in de önerdiği gibi Türkiye ve bölge ülkelerinin çıkarına tartışılması gereken bir projedir.

Dr. Hakan ARIDEMİR

Ekleme Tarihi: 22 Ara 2020 12:53