Güncel Güncelleme Tarihi: 5 Oca 2018 14:25

MİT operasyonunu ÖKK mı yaptı?

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Kara Havacılık davasının bugünkü celsesi dönemin Kara Havacılık Komutanı Ünsal Coşkun'un savunmasıyla başladı.

MİT operasyonunu ÖKK mı yaptı?

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Kara Havacılık davasının bugünkü celsesi sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinden olduğu belirtilen dönemin Kara Havacılık Komutanı Ünsal Coşkun'un savunmasıyla başladı. 15 Temmuz sabahı üzerine kayıtlı eski aracını satmak üzere notere gittiğini, iddianamede bu satışın örgütsel faaliyet olarak gösterildiğini belirten Coşkun, "5 aylık bir mazisi olan bir satışın örgütsel faaliyet sayılması Aziz Nesin'lik bir çağrışımdır" dedi.           

Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın komutanlıktaki incelemeleri hakkında bilgi verirken, iddianamede yazıldığı gibi geri kalma veya gitmemesinin söz konusu olmadığını, Çolak'ın incelemelerinde kendisinin de bulunduğunu söyledi.

Heyetin ayrılmasından sonra Kara Havacılık Komutanı Hakan Atınç'ın makamında otururken dışarıya çağırıldığını anlatan Coşkun şöyle devam etti: "Nöbetçi amiri Özcan Karacan Genelkurmay'dan telefon geldiğini, buraya saldırı olduğunun, yaralıların bulunduğunun bildirilerek acil helikopter istendiğini, ayrıca Hakan Atınç'ın görevden alındığını, benim atandığımı söyledi. Biraz önce Kara Kuvvetleri Komutanı burada iken böyle bir şey söylenmediği için şaşırdım."       

“8 SAATLİK AKINCI SENDROMU İFADESİ KULLANILIRDI”

Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, "Kara Kuvvetleri Komutanı söyleyebilirdi. Özcan'a mı kalmış?" diye araya girmesi üzerine Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü:     

"Şaşırtıcı olan bu zaten. Gelişmeyi Hakan Atınç'a söyleyemeyeceğimi belirtince Özcan Karaca kendisi arz etmiş. O da, 'Ne emrediyorlarsa yapın o zaman' demiş. Ben de helikopter faaliyetlerini planlamaya başladım. Daha sonra görevlendirme listesi geldi. Hakan Atınç'ın kimseyle görüşmeyi kabul etmediği bildirilince askeri hattan arayıp, durumu ilettim. Hakan Atınç, 'ne emrediyorlarsa yapın. Hayırlı olsun' deyip, telefonu kapattı.” 

Coşkun, Genelkurmay Başkanının Akıncı'ya gitmesi ve uçuşun VIP şeklinde gerçekleşmesinin en ufak tereddüt duyulmasını engellediğini, tüm faaliyetlerin emir-komuta içinde gerçekleştiğini düşündüğünü savunurken şu ilginç yorumu yaptı:   

"Dönüşü de VIP olarak gerçekleşti. Eğer böyle olmasa 8 aylık Stockholm sendromu yerine artık 8 saatlik Akıncı sendromu ifadesi kullanılırdı."

“HİÇBİR İNCELEME YAPTIRILMAMASI MANİDARDIR”

Akıncı'dayken Genelkurmay Başkanın ayrılmasından sonra Başbakanlığa gidecek olan Akın Öztürk'le birlikte kendisinin de helikoptere bindiğini, ama ateş açılınca gidemediklerini anlatan Coşkun, kuledeki ses tapelerinin kendisine ait olmadığını iddia ederken de, "Tarz, benim tarzımla bağdaşmıyor. 'He' ifadesi, 'Mehmet' yerine 'Memet' demek tarzım değil" açıklamasını yaptı.   

Coşkun, MİT'e operasyonla ilgili olarak ise şu iddialarda bulundu:       

"Böyle bir harekat veya operasyon hiçbir zaman helikopter birlikleri tarafından planlanmaz. Ankara'da 3 helikopterle böyle bir harekatı icra edebilecek tek birlik ÖKK'dır. O gün Genelkurmay'da toplantıda olan Özel Kuvvetler Komutanına bağlı olduğu 2. Başkan tarafından ihbara ilişkin bilgi vermemesi ve ihbara yönelik hiçbir inceleme yaptırılmaması manidardır. İhbarla ilgili birlik komutanına da bilgi verilmemesi, ihbarda adı geçenlerin çağırılıp, ifadesinin alınmaması, hiçbir geçerliliği olmayan göstermelik bir denetleme yapılması, ihbarın doğru kabul edildiğinin, ama gereğinin yapılmadığının göstergesidir. Kara Kuvvetleri Komutanın ihbarda adı geçenden 1 saat brifing almasına rağmen bu konuda sorgulamaması, sonra diğer pilotların ağzından laf almak için çay içmesi de yapılanların ne kadar anlamsız ve göstermelik olduğunu ortaya koymaktadır."   

Ünsal Coşkun savunmasının sonunda dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın yanı sıra MİT'e ihbarda bulunan Binbaşı 0.K.'nın tanık olarak dinlenmesini istedi.

Ekleme Tarihi: 5 Oca 2018 14:25