Güncel Güncelleme Tarihi: 7 Ara 2017 14:36

Yunan Cumhurbaşkanı konuşunca, Erdoğan "bunun cevabını vermem lazım" dedi

Cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan’ın Cumhurbaşkanı Pavlopulos ile açıklama yaptı. Pavlopulos, "Lozan'da güncellemeye gerek yok" deyince, Erdoğan'dan sert yanıt geldi.

Yunan Cumhurbaşkanı konuşunca, Erdoğan

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, iki gün sürecek resmi ziyaret kapsamında Yunanistan'ın başkenti Atina'ya gitti. Eleutherios Venizelos Havaalanında Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı, Meçhul Asker Anıtına çelenk sunduktan sonra Cumhurbaşkanlık Binasında mevkidaşı Prokopis Pavlopulos ile bir araya geldi.

PAVLOPULOS: TARTIŞILACAK, GÖZDEN GEÇİRİLECEK BİR ANTLAŞMA OLDUĞUNA İNANMIYORUZ

Açıklamada ilk olarak Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos yaptı.

Pavlopulos şöyle konuştu:

"Biz Yunanistan olarak Türkiye'yi her zaman AB'de destekleyen bir ülkeyiz. Bu ziyaretinizin AB açısından da çok büyük bir öneme sahip olduğuna inanıyoruz. AB'ye Türkiye'nin tam katılımı, hem Türkiye halkına, Türkiye'ye yararlı bir olgu olacaktır.

Biz Yunanistan ve Türkiye olarak işbirliği köprüsünü inşa etme aşamasındayız. Ve bu inşa, bu köprü daha da güçlendirilmeli. Bu köprü var olan bir köprüdür, daha da güçlendirilecektir ziyaretiniz sayesinde.

Bu hedefe ulaşabilmek için Yunanistan açısından tüm ulusal hukuk noktalarını tam yerinde bir saygı göstererek ulaşabileceğimize inanıyorum. Bu tabi Avrupa müktesebatını da içeren yazılı sözleşmelerle belirlenen ulusal hukuka saygı bu ilişkilerin çok önemli bir hususu olduğuna inanıyorum.

"LOZAN TAMAMLANMASI GEREKMEYEN BİR ANLAŞMADIR"

Bildiğiniz gibi tarihi bir ziyaret mahiyeti taşıyan başka bir ziyaret Atatürk ve İnönü zamanında yapılmış bir anlaşmadan bahsetmek istiyorum ve bu da hepimizin bildiği gibi Lozan anlaşmasıdır.

Lozan anlaşması iki ulusun ulusal toprakların sınırlarını çizen bir anlaşma teşkil etmektedir. Bu ikili ilişkiler açısından hiçbir boşluk bırakmayan, tamamlanması gerekmeyen muğlak bölge sınırları taşımayan bir anlaşmadır Lozan anlaşması.

Bunun tartışılacak, reform edilecek bir sözleşme olduğuna inanmıyoruz. Ve bu anlaşma gereğince iki ülkede de yaşayan azınlıklar çok belirgin bir şekilde dile getirilmiştir. Ve azınlıklar Yunanistan açısından dini azınlık olarak tanınmıştır. Yunanistan'da Müslüman bir azınlık Lozan Anlaşması temelinde Yunanistan'da yaşamaktadır. Ve Yunanistan bu azınlığı bir hukuk devleti olarak tüm haklarını öngörüldüğü şekilde korumaktadır.

KIBRIS KONUSU

Ve ikili ilişkilerden söz ederken, ikimizin de ilgi ve odak noktası olan Kıbrıs meselesine de değinmeden geçemeyeceğim. Bu konuda Yunanistan'ın bir çözüm aramasında olduğunu acil ve sürdürülebilir bir çözümü en kısa zamanda hayata geçirebileceğini umuyor ve bu konuda elinden geldiğince çaba sarf etmektedir.

GÖÇMEN SORUNU

İkili ilişkilere değinirken, temelini teşkil eden medeniyet ilkelerimize de değinmeden edemeyeceğim. Bu hususla ilgili olarak AB ile Türkiye anlaşmasına göç ve sığınmacı sorunuyla ilgili imzaladığı anlaşmanın her noktasının harfiyen yerine getirilmesini dile getirmek istiyorum. Bu konuda göç meselesinde iki ülkeye düşen maalesef zor, güç görev bu zavallı insanları göçmen ve sığınmacı statüsüne düşen insanları gösterdiğiniz şekilde ve bizim Yunanistan devleti olarak gösterdiğimiz üzere, insani medeniyet ilkelerimize saygılı bir şekilde davranmaya devam etme hususunda iki tarafın da çok büyük önemle bu meseleye eğildiğini ve bu meseleyi elinden geldiğince mükemmel bir şekilde bu sorumluluğu yerine getirdiğine inanıyorum. Ve sizin, olağanüstü olumlu ilginizi de biliyorum.

“BU ZİYARETİN ALTIN HARFLERLE TARİHE GEÇMESİNİ UMUT EDİYORUZ”

Son olarak hepimiz, bu ziyaretin altın harflerle tarihe geçmesini umut ediyoruz. Ve bunun gerçekleşeceğine inanıyoruz.

Aramızda farklılıklar, hem fikir olmadığımız hususlar olabilir. Ve bu hususlara saygıyla eğilerek bir çözüm bulabileceğimize inanıyoruz.

“İYİ İLİŞKİLERİN ESAS KOŞULU SAMİMİYETTİR AÇIK SÖZLÜ OLMAKTIR”

Fakat şunu da belirtmek isterim ki, iyi ilişkilerin esas koşulu samimiyettir açık sözlü olmaktır. Ve sizi tanıdığım bildiğim sayın cumhurbaşkanı bu niteliğe mutlaka sahiptir.

Ve sizler için de çok iyi bir ziyaret olmasını, sizin açınızdan da bu önemli ziyaretin tarihe geçmesini diliyorum. Bunun böyle olacağına inanıyorum. Ve size Atina'ya hoş geldiniz diyorum."

(Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Yunanlı mevkidaşının Lozan konusunu gündeme getirmesinden sonra bir not verildi. Erdoğan, söz almadan önce notu dikkatle inceledi)

ERDOĞAN’DAN LOZAN CEVABI

65 yıl sonra Yunanistan’ı ilk defa ziyaret eden Cumhurbaşkanı olan Erdoğan açıklamasında şunları söyledi:

"Bugün ülkelerimiz adına çok önemli bir gün. 65 yıl aradan sonra rahmetli Celal Bayar'ın ziyareti, ondan sonra ilk defa bir resmi ziyareti gerçekleştiriyoruz. Bunun bana nasip olması sebebiyle ayrıca mutluyum.

İki ülke arasında yeni bir dönemin başlangıcına vesile olmasını ayrıca diliyorum. Tabi bazı gerçekleri açık net sizler ortaya koydunuz. Ben de açık ve net olarak ortaya koyacağım.

“LOZAN KONUSUNDA ZANNEDİYORUM HALA ANLAŞILMAYAN BAZI İNCELİKLER VAR”

Özellikle Lozan konusunda zannediyorum hala anlaşılmayan bazı incelikler var. 94 yıl önce yapılmış bir anlaşma ve bu anlaşma sadece Türkiye ile Yunanistan arasında yapılmış bir anlaşma değildir. Bu anlaşmanın 11 taraf ülkesi vardır. Düşünün ki Lozan anlaşmasında Japonya bile var. İngiltere var, Portekiz var vesaire...

Bütün bu ülkelerle hepsini kapsayan bir anlaşma; bunu konuşuyoruz.

94 yıl içerisinde dünya adeta yeniden inşa ediliyor, yeniden kuruluyor.

“BATI TRAKYA'DA YAŞAYAN MÜSLÜMANLAR İNANDIKLARINI LOZAN'A GÖRE YAŞAYABİLİYORLAR MI?”

Türkiye ile Yunanistan arasında bir çok şeyler değişti, değişiyor. Mesela Lozan'da buradaki Türklerle ilgili 'Müslüman azınlık' ifadesinin geçtiğinden bahsediyorsunuz. Doğrudur ama aynı zamanda AİHM'de Türk ifadesi orada geçmektedir. Bu kararlarıyla da orada vardır.

Mesela bir başka özelliğe geleceğim. Oradaki insanların yaşam koşullarının ne durumda olduğunu değerlendirme noktasına buraya da iyice bir göz atmak lazım. Batı Trakya'da yaşayan Müslümanlar inandıklarını Lozan'a göre yaşayabiliyorlar mı? Batı Trakya'da yaşayan Müslümanlar bugün en yazık ki kendi seçtikleri baş müftü değil, atanan bir baş müftüyle yönetilme gayretleri var.

Türkiye’de mesela patrik atanan bir patrik değildir. Patrik, sensinod meclisinin seçmiş olduğu bir patriktir.

Lozan’a göre de malum belli bir sayıda sensinod Meclisi oluşur. Ve bunların da Türk vatandaşı olması lazım. Sensinod meclisindeki bu sayı azaldığı için, ben mesela patriğe demişimdir ki “Siz bize isimler verin, biz bunları Türk vatandaşlığına alalım ve Meclis’te bu sayıyı dolduralım.

“BU NASIL OLUYOR DA LOZAN ANLAŞMASININ UYGULAMADA OLDUĞUNU SÖYLÜYORUZ?”

Patriği kim seçiyor? Seçecekse bu 17 kişiyi seçecek. Yunanistan’da gerek başbakanlığım, gerek cumhurbaşkanlığım döneminde hala biz Batı Trakya’da baş müftüsünü oradaki imamlar, din adamları seçememiştir. Bu nasıl oluyor da Lozan anlaşmasının uygulamada olduğunu söylüyoruz? Demek ki Lozan uygulamada değil.

“BATI TRAKYA ORTALAMA KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİRİ 2 BİN 200 DOLAR CİVARINDADIR”

Bunu bugüne kadar tanıştığım dost olduğum, bir çok arkadaşımızla görüşmüşümdür. Sayın Karamanlis’te Papandreu ile görüşmüşüzdür, Sayın Çipras ile görüşmüşüzdür, görüşüyoruz. Ama netice alamadık. İşin ekonomik boyutuna baktığınız zaman bugün AB veyahut da Yunanistan’ın açıklanan milli gelirine baktığınız zaman 18 bin dolar civarındadır.

Batı Trakya ortalama kişi başına milli geliri 2 bin 200 dolar civarındadır. Yatırım noktasında atılması gereken adımlar noktasında gerekli destekler onlara verilmemektedir, ayrımcılık söz konusudur.

“BATI TRAKYA’DA BIRAKIN BUNLARI “TÜRK” KELİMESİNİN YAZILMASINI DAHİ HAZMETMEK MÜMKÜN DEĞİL”

Türkiye’de benim Rum vatandaşlarıma yönelik böyle bir uygulama göremezsiniz. İbadethaneleri noktasında en ufak bir ayrımcılık göremezsiniz. Ama Batı Trakya’da bırakın bunları “Türk” kelimesinin yazılmasını dahi hazmetmek mümkün değil. Bir okulun kapısında dernekte “Türk” yazıyorsa hazmedemiyorlar.

“EĞER BİZ ENGEL OLSAYDIK SİZ NATO’YA GİREMEZDİNİZ”

Bence bunların bir defa aşmamız lazım. Benim ‘güncellenmesi gerekir’ dediğim konu işte bunlardır. Ve tabi bir çok askeri konularda sıkıntılar yaşanıyor. E biz NATO’dan siz çıktınız tekrar NATO’ya girişinizi biz sağladık. Eğer biz engel olsaydık siz NATO’ya giremezdiniz. Çünkü bir ülkenin muhalefeti NATO’ya girmenizi engelleyebilirdi. Ama biz öyle bakmadık. Biz komşu diye baktık. Ve bugün de öyle bakıyoruz.

Aynı şekilde yine Kıbrısla ilgili yaklaşımınız tabi o görüşmelerin içerisinde siz olmadınız, ben o görüşmelerin bizzat içindeydim. Yunanistan garantör ülke olduğu gibi Türkiye de garantör ülke. Bizzat o final görüşmelerinin içerisinde oldum. Ve Kofi Annan ile beraber o süreci birlikte yürüttük.

Ve oradaki görüşmeler neticesinde aslında işin çözüme kavuşması gerekirken ne yazık ki orada alınan kararlar uygulamaya girmedi. Kıbrıs’taki Türkler yapılacak olan referandumda yüzde 60’ın üzerinde evet oyu verdiler, ama güneyde Rumlar tam tersine hayır oyu verdiler.

“94 YILDA BİR ÇOK ŞEY DEĞİŞTİ”

Ve AB’nin verdiği sözler de yerine gelmedi. Mali noktada vereceği desteklerin hiçbirini uygulamaya sokmadılar. Bugün bile hala bunlar yerine gelmiş değil. Ve bizler bu noktadaki sadakatimizi aynen sürdürüyoruz. Tabi bizim hedefimiz şu, Kıbrıs’ta kalıcı adil bir çözüm bulalım. Aynı şeyi Ege’de bulalım. Ve bunlar Lozan’da şöyle olmuş böyle olmuş tamam eyvallah. Ama o zaman biz olması gerekenleri bir an önce yapalım.

Kolay değil 94 yıl geçti bu arada. 94 yılda bir çok şey değişti. Ve eğer bunlar gözden geçirilirse bir çok şeyin olması gerektiğini inanıyorum ki taraflar da kabul edecektir.

“65 YIL ARADAN SONRA BİZ BUGÜN BURAYA ÇOK FARKLI BİR HEYECANLA GELDİK”

Ve yine bizim özellikle arzu ettiğimiz şeylerin başında Batı Trakya’daki soydaşlarımızın oradaki haklarının korunması meselesidir. Bakın 65 yıl aradan sonra biz bugün buraya çok farklı bir heyecanla geldik. Tabi Batı Trakya’ya bir ziyaret yapmayı arzu ettim.

“BİRİLERİ DE MAALESEF BU ZİYARETİ PROVOKE EDİYOR”

Ama birileri de maalesef bu ziyareti provoke ediyor. Dağıtılan broşürlerden tutunuz, binaların kapılarına çizilen işaretlere varıncaya kadar. Her toplumun içerisinde artılar eksiler vardır, o ayrı bir konu. Ama bunların 65 yıl aradan sonra böyle bir cesareti ortaya koyarak, buraya eğer bir cumhurbaşkanı geliyorsa bunun çok kontrol altında tutulması gerekir diye düşünüyorum.

Ve tabi bunları ayrıca aramızda belki çok daha detay görüşme şansımız da imkanımız da olabilir. Ve bu ziyaretimizin ben istiyorum ki çok çok farklı, çok daha zengin, çok daha barışa yönelik şekilde yürümesi tarafların özel gayretleriyle önem arz ediyor.

“ARAMIZDAKİ ÖZELLİKLE YÜKSEK DÜZEYLİ STRATEJİK KONSEYİ GÜÇLENDİREREK DEVAM ETMEMİZ LAZIM”

Aramızdaki siyasi, askeri, kültürel ilişkileri süratle güçlendirmemiz lazım. Turizmdeki gelişmelere baktığımız zaman, ülkemizden buraya, sizden bize gelenler hatırı sayılır oranda yükseliyor. Öyleye bunu zenginleştirmemiz lazım. Aramızdaki özellikle yüksek düzeyli stratejik konseyi güçlendirerek devam etmemiz lazım.

Benim Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak arzum şudur. Biz bardağın boş tarafıyla uğraşmayalım. Bardağın dolu tarafına bakalım ve münasebetlerimizi güçlendirelim. Bu ziyaretimizin de inanıyorum ki 65 yılı bir kenara koyup artık ileriye bakacak olması temennisindeyim."

PAVLOPULOS: TÜRKİYE’DE SİZİN SAHİP OLDUĞUNUZ YETKİLERE SAHİP DEĞİLİM

Erdoğan'ın bu sözleri üzerine mevkidaşı Pavlopulos tekrar bir açıklama yaparak şöyle dedi:

"Sayın Cumhurbaşkanı, bana Kıbrıs konusunda cumhurbaşkanı mahiyetiyle bir karşılaştırma yaptınız. Ancak Yunanistan’da anayasa gereğince cumhurbaşkanı statüsü Türkiye’de sizin sahip olduğunuz yetkilere sahip değildir. O yüzden ben de bu sözünü ettiğiniz görüşmelerine katılma şerefine sahip değildim. Bu karşılaştırmayı yaptığınız için şeref duydum.

Ancak sizi ilk kez İstanbul’da tanıdığımdan beri sizinle açıkça konuşabilecek biri olduğunuza kanaat getirdim. Buna hala inanıyorum ve güçlenerek derinleşiyor diyebilirim.

Bu anlamda değindiğiniz konuları Yunanistan hükümetinin üyeleriyle görüşme imkanınız olacak.

“BEN KENDİM HUKUK FAKÜLTESİ HOCASIYDIM”

Ben eski üniversite olan ve meslektaş olan Dışişleri Bakanı’nın söyleyeceği gibi ben kendim hukuk fakültesi hocasıydım. O açıdan kendisiyle de şu açıdan hem fikiriz. Hem profesör hem devlet adamı olarak, biz anlaşmanın veya hukukun, hukuk ilkelerinin güncelleşmesi, reformu mümkün değildir. Biz hukukta, bir hukuk ilkesinin anlamını tekrar yeni bir anlam kazandırmak anlamında varolan sözleşmeye yeni bir metin ekleyebiliriz, yeni anlam ekleyen bir metin ekleyebiliriz.

Fakat izin verirseniz anlaşmayı güncelleştirme, gözden geçirme, reform etme gibi bir kavramı kullanmıyoruz genellikle. Bu konuda samimiyetinize inanarak, ben de bunun altını çizmeyi arzu ediyorum.

Tabi ki bu ziyaretinizin tarihi önemini tekrar altını çizmeden de edemeyeceğim. Çok uzun süren bir görüşme oldu bu aşama. Bunda da bana şeref verdiniz. Bu kadar zaman ayırdığınız için size tekrar teşekkür ederiz."

 ERDOĞAN: BUNU CEVAPSIZ BIRAKMAK DA KENDİME SAYGISIZLIK OLUR

Pavlopulos'un bu sözleri üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunun cevabını vermem lazım" diyerek şöyle yanıt verdi:

"Bunu cevapsız bırakmak da kendime saygısızlık olur. Bunun cevabını vermem lazım. Ben hukuk profesörü değilim ama siyasi hukuku iyi bilirim. Siyaset hukukunda da, bu belki hukukta yoktur. “Anlaşmanın güncelleşmesi” diye bir şart vardır ve bunu da biz yaparız. Yeter ki ülkeler bu konuda mutabık kalsınlar. Ve bunun dünyada çok örnekleri var.

Ben tabi bugün sizler bu konuyu açtığınız için bunlara girdim. Sizler bu konuları açmamış olsaydınız sayın Çipras’ı kabulümde bu konulara girerdik. Ama öyle de olsa sizler Yunanistan ben de Türkiye adına bu konuları görüşmüş olduk. Sizlerin de bu denli zaman ayırmanızdan dolayı ben de sizlere özellikle teşekkür ediyorum.

Biz de çok sıkıntılar yaşadık onun için sistem değişikliğine gidiyoruz. 2019’da nasip olursa biliyorsunuz yapılacak “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle” bir sistem değişikliğine gideceğiz. Bu da işte seçim hukukuyla ilgili yanlışlar sebebiyle yeni bir sürece girmenin adımıdır."

"DARBE GECESİ ÇİPRAS'I ARADIM"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından Yunanistan'a giderek iltica başvurusunda bulunan firari askerler konusunda Başbakan Alexis Çipras'ın kendisine iade sözü verdiğini ancak söz konusu sekiz askerin iade edilmediğini söyledi.

BBC Türkçe'nin haberine göre, Atina ziyareti öncesinde Yunan televizyon kanalı Skai TV'ye bir mülakat veren Erdoğan, "Darbe gecesi ben şahsen Sayın Çipras'ı aradım. 'Bu askerler darbecidir. Bunları bana iade etmeni istiyorum' dedim. Çipras bana telefonda, 'Biz darbelere karşıyız. Bunları size 15-20 gün içinde iade edeceğiz' dedi ama maalesef bunlar hala Yunanistan'da" dedi.

Söyleşiyi gerçekleştiren gazeteci Aleksis Papachelas'ın iade talebiyle ilgili kararın yargıya ait olduğunu ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yargı kararına saygı gösterildiğini belirtmesi üzerine ise Erdoğan, bu tarz konularda süreci yargının değil, yürütmenin daha hızlı halledeceğini söyledi.

"BU KARAR BİZİ ÜZÜYOR"

Erdoğan, "Yargının yoluna iş düşmeden bu işin bitmesi lazımdı. Yargının, yürütme gibi aynı sürede iş bitirmesi mümkün değildir. Türkiye'deki adalet fevkalade iyi çalışmaktadır. Türkiye'deki adalet, Avrupa ülkelerinde olmadığı kadar iyi çalışma içindedir. Yunanistan'daki adalet ise bu kadar çalışıyormuş. Bu karar bizi üzüyor" dedi.

15 Temmuz sonrasında helikopterle Yunanistan'a kaçıp iltica başvurusunda bulunan 8 asker için Türkiye iade talebinde bulunmuş ancak Yunan mahkemeleri talebi reddetmişti. İade talebi için temyiz mahkemelerinde de karar değişmemişti

Darbe girişiminin ardından dört yüzbaşı, iki binbaşı ve iki başçavuş Yunanistan'a kaçmış ve burada iltica talebinde bulunmuştu. Türkiye de bu askerlerin iade edilmesini istemişti. Ancak iade talebi Mayıs ayında Yunan temyiz mahkemeleri tarafından iade talebini reddedilmişti.

Yunanistan Adalet Bakanı Stavros Kondonis de, "Hükümet, mahkemenin kararlarına saygı duyacak" demişti.

"LOZAN GÜNCELLENMELİ"

Erdoğan, Lozan anlaşmasına da değindi ve dünyada imzalanan birçok anlaşma gibi yıllar önce imzalanan Lozan Anlaşması'nın da güncellenmesi gerektiğine inandığını yineledi.

Gazetecinin, "Yunanistan'ın Türkiye'den herhangi bir talebi yok. Türkiye'nin talebi olduğu için mi Lozan'ın güncellenmesi gerekiyor?" yolundaki sorusuna ise Erdoğan, "Yunanistan da Lozan'daki bazı maddeleri yeniden yorumlamak isteyebilir. Böyle bir güncelleme her iki ülkenin de çıkarına olabilir. Bunları oturup konuşmamız gerektiğine inanıyorum" yanıtını verdi.

Erdoğan Ege Denizi'nde, iki ülke arasında yaşanan gerginliklerin de artık aşılması gerektiğini vurguladı.

"SAVAŞ KELİMESİNİ TELAFFUZ BİLE ETMEMEMİZ LAZIM"

"Ege'deki adalar arasındaki mesafeler sıkıntı veriyor" diyen Erdoğan, "Deniz sahasındaki sıkıntılar aşılırsa bu konudaki anlaşmazlıklar sürecini halletmiş oluruz. Şu andaki duruma bakılırsa Türk gemileri Ege'de neredeyse yok noktasına gelmiş durumda" dedi.

Cumhurbaşkanı, "Hava sahalarında da ihlaller istemiyoruz. Bir ihlâl olduğunda buna yanıt veriliyor. Pilotlar genç ve heyecanlı, üst kademe komutanlarından aldıkları 'aman dikkat' uyarılarına rağmen bu tür olaylar yaşanıyor. Ancak tüm bunlar geride kalmalı. Hava, deniz, kıta sahanlıklarını hallederek daha iyi bir konuma geliriz" diye konuştu.

Erdoğan, ayrıca Ege'deki anlaşmazlıkların giderilmesinin tek yolunun barış ve diyalog yolu olduğunu da vurgulayarak, tarafların savaş nedeni (casus belli) gibi olayları tetiklemekten kaçınması gerektiğine dikkat çekerek, "savaş" kelimesinin telaffuz dahi edilmemesi gerektiğini vurguladı.

"AZINLIKLAR KÖPRÜDÜR"

Erdoğan Atina'dan sonra gideceği Batı Trakya ziyaretinin gerekçesini ise "oradaki soydaşları ziyaret etmek" diyerek açıkladı.

Cumhurbaşkanı, Batı Trakya'daki Türk kökenli Yunan vatandaşları ile İstanbul'da'sayıca azaldığını' ifade ettiği Türkiye vatandaşı Rumların, iki ülke arasındaki barış köprüsü olarak görülmeleri gerektiğini belirtti.

ATATÜRK-VENİZELOS ÖRNEĞİ

Erdoğan, Mustafa Kemal Atatürk ile Yunanistan'ın Başbakanı Elefterios Venizelos arasında kurulan dostluk ilişkilerini örnek alıp almadığı sorusu üzerine "Bunu zaman gösterecek, geçmişteki olaylardan ders çıkarmazsak, tarih tekerrür eder" dedi.

Erdoğan iki ülke halkına da seslenerek, "Türkiye ve Yunanistan geleceği birlikte inşa etmelidir" dedi.

"KAYGI VERİCİ"

Öte yandan, Yunanistan Hükümet Sözcüsü Dimitris Çanakopulos, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Atina'ya yapacağı ziyaret öncesinde Lozan anlaşmasının güncellenmesi gerektiği yönündeki sözlerinin "kaygı verici"olduğunu söyledi.

Bu değerlendirmeler üzerine Çarşamba akşam saatlerince bir açıklama yapan Çanakopulos, "Erdoğan'ın bugün vermiş olduğu söyleşi, ciddi kaygıları ve soru işaretlerini beraberinde getiriyor... Yunan hükümeti ve Başbakanı, bu ziyaretin duvar değil, köprüler inşa etmek için bir fırsat oluşturacağını umuyor" dedi.

Çanakopulos ayrıca, Lozan Anlaşması'nın iki ülkenin gerçek bir işbirliği ortaya koyabileceği "müzakereye açık olmayan bir temel taş" olduğunu da sözlerine ekledi.

Erdoğan, resmi bir ziyaret için bugün Yunanistan'ın başkenti Atina'ya gidiyor. Bu, 65 yıl sonra Türkiye cumhurbaşkanının Yunanistan'a yaptığı ilk ziyaret olmasından dolayı tarihi olarak nitelendiriliyor.

Erdoğan, başbakanlık döneminde ilki 2004, ikincisi de 2010 yılında olmak üzere Yunanistan'ı iki kez ziyaret etmişti.

Ekleme Tarihi: 7 Ara 2017 14:36