Sağlık Güncelleme Tarihi: 25 Nis 2020 22:23

Korona virüs salgını (Covid 19) sonrası dünyayı ne bekliyor?

Corona virüs salgını, neredeyse yeryüzünün tamamında ekonomileri de bir çıkmaza soktu.Dünya üzerinde tedarik zincirleri koparken süpermarket raflarındaki ürünlerin fiyatları fırladı. Mevsimlik işçilerin sınırları aşamamasıyla ürünler tarlada çürüyor.

Korona virüs salgını (Covid 19) sonrası dünyayı ne bekliyor?

İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, corona virüs kaynaklı ekonomik çöküntünün 500 milyon kişiyi yoksullaştırabileceğini bildiriyor. Avustralya Ulusal Üniversitesi ile Kings College London üniversitesinin araştırmasına atıf yapan kuruluş, küresel yoksulluğun 30 yıl sonra ilk kez artışa geçeceğini açıkladı.

Araştırmalara göre, salgın sona erdiği zaman 7.8 milyarlık dünya nüfusunun yarısından yakını yoksulluk içinde yaşıyor olabileceği belirtildi. Yeni yoksullaşacak kesimin yüzde 40'ının Yakın Asya, Pasifik bölgelerinden olacağı, üçte birinin de Sahraaltı Afrika ve Güney Asya'da olacağı tahmin ediliyor. Ancak kısa vadede bütün dünyayı etkileyecek bir başka sorun var: Tarlalarda kalan ürünler ve yeni ürün ekiminin yapılamaması.

Birçok ülkede tarım ürünleri geride kalan aylarda tarlada çürüdü, halihazırda corona virüs nedeniyle mevsimlik işçiler çoğunlukla sınırları aşamıyor. Uluslararası haber ajansları Reuters ve AP, son haftalarda Romanya'dan çok sayıda fotoğrafı dünyaya servis etti. Söz konusu karelerde havalimanlarında bekleyen mevsimlik işçiler var. Mevsimlik işçiler Almanya, İngiltere, Yunanistan ve Avusturya gibi ülkelere gidip tarlalardaki hasatları bitirecekler. Özellikle Avrupa ülkelerinde soğan, bezelye, kuşkonmaz ve fasulye gibi ürünleri toplamak üzere binlerce mevsimlik tarım işçisine ihtiyaç olduğu belirtiliyor.

İngiltere'deki üreticiler için, milyonlarca ton meyve ve sebzenin heba olmaması için bölgesel çapta istihdam kampanyaları düzenleniyor. İngiltere'ye Haziran sonuna kadar altı uçakla tarım işçilerinin taşınacağını bildiriliyor.İngiltere Çiftçiler Sendikası, meyve ve sebze hasadında kullanılmak üzere toplam 70 bin işçiye ihtiyaç olduğunu ve bir 'tarım ordusu' için çağrı yaptıklarını ifade etti.

Fransa'da ise yabancı mevsimlik işçiler gelemeyince 200 bini aşkın işsiz Fransız gönüllü olarak hasat toplamak için başvurdu. Paris yönetimi, 200 binden fazla başvuruyla mevsimlik işçi sıkıntısının aşılacağını söylüyor. Fransa'ya hasat zamanı özellikle çilek, kuşkonmaz ve domates toplamak üzere İspanya, Portekiz, Fas ve Polonya gibi ülkelerden yaklaşık 200 bin mevsimlik işçi gelmekteydi.
Yeryüzünün en büyük ekonomisi ABD'de, geçtiğimiz yıllarda her yıl çoğu Meksika'dan olmak üzere 250 bin geçici yabancı tarım işçisi çalışıyordu.

Florida Homestead'deki tarlalarda büyüyen patlıcanlar toplanamadığı ve çürümüş sebzelerin bütün alanı kaplamış durumda olduğu belirtilmekte.. Şu anda hem ABD hem de kuzey komşusu Kanada'da bu yıl sınırların kapatılı tutulmasının sebze ve meyve hasadını olumsuz yönde etkileyebileceği öngörülmekte.. Tarım sektörünün 60 bin yabancı işçi çalıştırdığı Kanada'da sınırın kapanması ve uçuşların iptali nedeniyle işçilerin ülkeye girişinin gecikeceği öngörülüyor. Kanada'ya gelmeyi başaran işçiler ise, iki hafta boyunca karantinada tutulacak.

Arnavutluk ve Yunanistan, mevsimlik tarım işçilerinin geçişi konusunda anlaştı. Yunanistan, sınırlarını Mayıs ayı ortasından itibaren Arnavut mevsimlik işçilere açacak. Yunanistan, bu dönemde ürün hasadı için yaklaşık 50 bin işçiye ihtiyaç duyuyor. Bu ihtiyaç Arnavutluk, Romanya ve Bulgaristan'dan gelen tarım işçileriyle karşılanıyor.

Yıllardır büyük bir ekonomik darboğazın yaşandığı, musluklardan suyun akmadığı Venezuela'da, çiftçiler çürümüş marulları ineklere vermekte..

Ekonomisi çoğunlukla turizme bağlı olan Güney Asya ülkesi Tayland'da salgın tarım sektörünü vurunca temel gıda maddesi pirincin fiyatında rekor artış kaydedildiği belirtiliyor.

"Corona virüs ve neden olduğu Covid-19 hastalığının tetiklediği sert ekonomik sarsıntılar önce akla, 2007-2008 finansal krizini getiriyor ancak bu benzetmenin yeterli olmadığı hemen anlaşılınca, sıra 1929'da başlayan ve etkileri 1930'lu yıllar boyunca devam eden 'Büyük Buhrana' geliyor. IMF'nin eski baş ekonomisti olan Harvard Üniversitesi'nden Prof. Kenneth Rogoff, salgını 'uzaylı istilası' filmlerindeki felaketlere benzetirken, 'son 150 yılın en sert resesyonu' olarak betimliyor. Böylece Rogoff, ekonomi teorileri dalına 'depresyon' kavramını sokan 1873-88 krizine kadar uzanıyor..

Financial Times gazetesinin küresel ekonomi editörü Martin Wolf da sözünü sakınmayarak, "Dünya ekonomisi çöküyor" diyor. 2008 finansal krizinden sonra, Kenneth Rogoff ile birlikte yazdıkları, o zaman çok ilgi çeken, "Bu kez farklı" başlıklı kitapta 'bu kez aslında farklı olmadığını' anlatan Carmen Reinhart, Covid-19 ile oluşan durumu değerlendirirken "Bu kez gerçekten farklı" diyor.

Gerçekten de corona virüs salgını dünya ekonomisinde, kapitalizmin tarihinde benzeri olmayan etkiler yarattı. Örneğin, 1873-1888 ve 1929-1933 ve 2007-2008 krizleri esas olarak merkez ülkelerde yoğunlaşıyordu. Bu kez gelişmekte olan ülkeler ne Covid-19'un bulaşıcı etkisinden, ne de özellikle bir önceki krizde yabancı sermaye girişiyle biriktirdikleri borç yükünün katkısıyla ekonomik etkisinden kurtulabildiler.

İkincisi, Covid-19 krizi etkisiyle, tedarik zincirleri kırılmaya, sosyal mesafe uygulaması iş yerlerini kapatmaya başlayınca, ekonomilerde salt parasal genişlemeyle aşılamayacak, aynı anda hem arz hem de talep yetersizliğinden oluşan çok zor bir durum oluştu.

Üçüncüsü, ünlü ekonomist Nouriel Roubini'nin dikkat çektiği gibi, gerek 1930'lardaki depresyonun, gerekse de 2007-2008 krizlerinin etkilerinin borsada, üretimde, işsizlikte ortaya çıkması yaklaşık 2-3 yıl sürmüştü. Covid-19'un etkileri ise 1-2 haftada kendilerini gösterdi. Carmen Reinhart haklı, 'bu kez gerçekten farklı'...

Ekonomide sert ve derin bir daralma, işsizlikte yüzde 10 üzerinde artış, borsalarda yüzde 40'a yaklaşan gerilemeler, bize 'ekonomik depresyon' tanımının ana bileşenlerini veriyor. Bu bileşenlerin bir aydan daha kısa sürede şekillenmiş olmasıysa tarihsel olarak olağanüstü bir duruma işaret ediyor.

Başlangıçta salt ekonomik göstergelere bakarken, koronavirüs salgınının yaratmaya başladığı gıda krizi riski gözden kaçmıştı. Şimdi bu risk tartışmaların gündemine girmeye başladı.

Bir potansiyel gıda krizinin üç boyutu var. Birincisi, tarım, tarıma dayalı sanayi ve hayvancılık alanında, Batı Avrupa ve ABD'de üretim, işleme, paketleme taşıma ve boşaltma alanlarında Covid-19 etkisiyle çok ciddi dar boğazlar oluşuyor. Tarım ve hayvancılık, özellikle taze sebze, meyve üretimi ve rekoltesi ülkeler arası göçmen ve mevsimlik işgücü hareketine dayanıyor. Üretilenlerin sınır ötesi taşınması gerekiyor. Covid-19 bu hareketleri durdurdu, tedarik zincirlerini kopartmaya başladı.Bu zincirler gelişmiş ülkelerin halkının beslenmesi için gereken gıda mallarını, mevsimlik işçi hareketleri de işçilerin geldiği ülkedeki beslenmeyi finanse eden geliri sağlıyor.

İkincisi, dünyanın her yerinde özellikle ABD ve Avrupa'da süpermarketler, özellikle gelişmekte olan ülkelerden getirilen ürünler sayesinde vatandaşlarını refah düzeyine uygun gıda ürünleri sunabiliyorlar.Tedarik zincirleri koparken hem süpermarketlerin rafları boşalıyor hem de raflardaki ürünlerin fiyatları artıyor. Böylece özellikle, nüfusun düşük gelirli kısmının gıda rejimi olumsuz yönde etkilenmeye başlıyor.
Bu madalyonun öbür yüzünde, tedarik zinciri kırılırken, zincirin üretim ucunda, satılmadan kala ürünler var. Bu ürünlerin, fiyatlarının dolayısıyla tarım emekçilerinin ve çiftçisinin gelirlerinin düşmeye, beslenme sorunlarının artmaya başlaması var.

Üçüncü boyut; buğday, mısır, pirinç, şeker gibi stratejik ürünleri üreten Rusya, Vietnam, Kazakistan benzeri ülkelerin, corona virüs salgınında kendi halkını doyurma kaygısıyla ihracat kısıtlamalarına gitmeye başlamasıyla ilgili.
Bu refleks henüz çok güçlü değil ama olduğu kadarıyla Mısır, Cezayir, Afrika'da Sahra Altı ülkeleri gibi büyük ölçüde gıda ithal eden görece yoksul ülkelerde hem fiyat hareketleri hem de tedarik sorunları açısından kaygı yaratıyor.
Tarih gıda krizleriyle gerek ülkelerin içindeki gerekse ülkeler arasındaki siyasi gerginliklerin, istikrarsızlıkların artışı arasında doğrudan bir ilişki olduğunu gösteriyor.

Kitlesel test ve aşı sorunları aşılamadığı taktirde ekonomilerin, tedarik zincirlerinin yeniden hareketlenmesi olanaksız. Bu durumda, Covid-19'un ekonomik etkilerinin siyasi sonuçlar yaratma olasılığı da artıyor."

Ekleme Tarihi: 25 Nis 2020 22:23